31 Ağustos 2008 Pazar

30 Ağustos 2008

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=9781379&tarih=2008-08-30

Hürriyet, Bekir Coşkun

Sulukule, Sulukule...
DÜN Sulukule'yi yıktılar.

Biraz daha eksildi İstanbul.

Bendeki İstanbul'da sanki yaşlı kemancı kemanını alıp gitti, şişman kadın udunu bıraktı, kızlar oynamaktan vazgeçip kanepelere oturdular...

"Sıla"nın aslında "ekmek" olduğunu anladığım bir akşamın anısındaki repertuvardan bir şarkı eksildi:

"Vardar ovası, Vardar ovası

Kazanamadım ekmek parası..."

*

Şimdi siz ne yaptınız?..

Neyini düzelttiniz İstanbul'un?..

Sulukule; dünyanın her yerinde olan o aynalı, kuleli, camlı, çelik, beton gökdelenlerden çok daha fazla İstanbul'du.

O üzerinden geçmek için yaptığınız, ama üzerinden bir türlü geçemediğiniz Boğaz köprülerinden bile daha çok İstanbul'du Sulukule...

Nasıl kıydınız?..

*

Üniversite sınavlarına hazırlandığım sene, İstanbul'da Sulukule müzisyenleriyle birlikte çalışmıştım kanunumla. Salacak Gazinosu'nda, Kedi Bar'da, Açıkhava Tiyatrosu'nde... Adımı bilmez, bana sadece "talebe" derlerdi Sulukule'nin müzisyenleri.

Çok sevmiştim onları...

Türkiye, konservatuvarlarında hiçbir zaman öyle müzisyenler yetiştiremedi.

Ben eğitim almamış, geleceği olmayan, parasız-pulsuz insanların ne kadar "zengin" olabileceklerini o zaman görmüştüm.

Operada yoktu o dans...

O zaman "Endülüs'te raks"ı gören kültürün, Sulukule'deki dansı görmeyişine kızmıştım.

Ne yaptınız şimdi siz?..

*

Aslında sizi anlıyorum...

Yatırımlar, kárlar, arsalar, rantlar, kuleler, gökdelenler, dolarlar, holdingler, betonlar, demirler, camlar arasında Sulukule'nin bir anlamı yoktur sizin için...

Gözünüz dönmüş bir kere...

Anıların, vefanın, tarihe saygının, kültürün önemi yok sizde... Duygular size göre değil... Dans eden kızın, ud çalan şişman kadının, yaşlı kemancının sizin için yok anlamı.

O şarkı da sizin değildir zaten:

"Vardar ovası, Vardar ovası

Kazanamadım ekmek parası..."

Bekir Coşkun


http://www.sonhaberler.com/haber.php?haber_id=4116

Nazım Alpman

Zafer Bayramı'nda yıkım

Zafer Bayramı, Türkiye"nin düşman işgali içinde esaret altında yaşamaktan kurtulmasını temsil ediyor.

Düşman orduları Anadolu"da her yeri yakıp yıkıp ilerliyorlardı.

Savaşı “teorik” olan bilenler yıkımların nasıl yaşandığını tam olarak kavrayamazlar. Bunun için gerçek bir savaş ortamına tanıklık etmek gerekir.

Bu satırların yazarı pek çok savaş ortamını gördü. Eski Yugoslavya"daki Bosna ve Kosova"da meydana gelen insanlık dışı uygulamaların sonuçlarınna tanıklık etti. Kafkasya"da yakılmış evleri, yıkılmış ocakların hayatta kalan aile biriyleriyle söyleşiler yaptı.

Her şey çok korkunçtu!

Kosova"da bir Türk anne evine gelen Sırp komşusunun uyarısıyla dehşete düşmüştü:

-Bizimkiler geliyor, çabuk arka kapıdan kaçın!

-Küçük oğlum parkta oynuyor, onu alayım.

-Sen kızı al kaç, ben parka gider onu alırım, hadi çabuk ol!

Zavallı kadın evlatlarından ancak birini alıp Makedonya-Sırbistan sınırındaki Tetova"ya gelmişti. Oğulunun akıbetini bilmediği gibi onu nasıl bulacağı hakkında da bir fikri yoktu. Sadece evlenin yıkıldığını arkadan gelenler söylemişti.

Savaş bütün kötülüklerin anasıdır.

Her an yeni bir yavrusu ortaya çıkıp hayatı zehreder.

Görmeyen, yaşamayanlar savaşın söndürdüğü ocakları ve orada durup yıkımı çaresizlikle izleyen kurbanlarını neler hissettiğini anlayamaz.

Türkiye bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı"nı kutluyor.

Düşman yıkımlarından kurtuluş günü...

30 Ağustos"u kutlamak için İstanbul"da Vatan Caddesi"nde görkemli resmi geçit yapılıyor.

Bu resmi geçidin başladığı noktanın biraz ilerisinde ise sahici bir savaş yıkımı yaşanıyor.

Fatih Sultan Mehmet"ten bu yana Sulukule"de yaşayan İstanbul Romanlarının (Çingeneler) evleri tıpkı bir savaş ortamı ve ruhu içinde yıkılıyor.

Biz düşman yıkımından kurtuluşu kutlarken onlara (Çingeneler) gerçek yıkımı takdim ediyoruz. Evleri ocakları sokakları yuvaları yıkılıyor.

Düşman da girdiği yerde aynısını yapıyor.

Kimseye hesap vermeden yıkıyor!

30 Ağustos"un anlamanı kavrayabilmek için bandolu mızıkalı geçit törenleri yerine Sulukule"ye gitmeliyiz... Savaşlarda masum insanların evleri düşman tarafından nasıl acımasızca yıkılıyor görerek anlamalıyız

Nazım ALPMAN

Mahalle'den Haberler

Sulukule Çocuk Atölyesi'nde Ümit Hoca ile "eğlenerek harflerle tanışma çalışması" yapıldı. Sonra Seçil "çamurdan dünyalar yaratma ve hikayeler anlatma" çalışması yaptı.

Hayri ve Doğuş, Tünel'de Sokak'ta Şenlik etkinliğinde harika birkaç saat geçirdiler



dahi çocuk numaraları öğrendiler



resim yaptılar






Hip Hop Mobil Türkiye'nin atölyesi'ne katıldılar, danslarıyla herkesi büyülediler, Dilek Abla'larına rastladılar, Trio Balans rap grubundan abilerle tanıştılar




Trio Balans konserini izlediler.

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Dün Mehmet Sevigen, Çetin Soysal ve Ufuk Uras'ın katılımyla bir basın toplantısı düzenlendi.

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&VersionID=&Date=30.08.2008&ArticleID=896162

http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=984617&Date=30.08.2

http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1220080989&day=30&month=08&year=2008

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9779684.asp

http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=15787

http://www.haberler.com/sulukule-de-dun-yanlislikla-yikilan-bina-haberi/

SULUKULE'DE DÜN YANLIŞLIKLA YIKILAN BİNA, MAHALLELİLERİ KIZDIRDI

Sulukule'de "Kentsel Yenileme" Projesi Çerçevesinde Yıkımlar Devam Ederken, Dün Boş Bir Evin Yıkımı Sırasında İçerisinde Yaşayanların Bulunduğu Başka Bir Evin Hasar Görmesi Mahallelilerin Tepkisini Çekti. Sulukule'ye Bugün 3 Milletvekili Destek Ziyaretinde Bulunurak, Halkın Mağdur Edilmeden Sorunun Çözümünü İstedi.

Sulukule'de "Kentsel Yenileme" projesi çerçevesinde yıkımlar devam ederken, dün boş bir evin yıkımı sırasında içerisinde yaşayanların bulunduğu başka bir evin hasar görmesi mahallelilerin tepkisini çekti. Sulukule'ye bugün 3 milletvekili destek ziyaretinde bulunurak, halkın mağdur edilmeden sorunun çözümünü istedi.
Kentsel Yenileme projesi çerçevesinde Sulukule'de yıkımlar sürerken, dün de 10'a yakın binanın yıkımı belediye ekipleri tarafından gerçekleştirildi. Çalışmalar sırasında yıkılmayacak olan ve içerisinde yaşayanların bulunduğu bir ev hasar gördü. Mahalle sakinleri yaşanan bu olaya ve yıkım için belediye ekiplerinin onlarca çevik kuvvet polisiyle gelmesine tepki gösterdi.

Bugün 3 milletvekili Sulukule'ye gelerek mahalleliye destek verdi. ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, CHP Genel Sekreteri Mehmet Sevigen ve CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği'nde düzenlenen toplantıya katıldı. Milletvekillerinin yanısıra bölgede incelemeler yapan Fatih Belediye Başkan Yardımcıları Erkan Oflaz ve Talip Temizer de katıldı. Başkan yardımcıları Sulukulelilerin ilk başta tepkisine neden olurken, daha sonra vatandaşların sakinleştirilmesiyle başkan yardımcıları toplantıya katıldı.

Sulukule Platformu sözcüsü Hacer Foggo, dün ona yakın binanın yıkıldığını belirterek, "Bu evlerden birinin yıkımı sırasında halen mahkemesi süren ve yıklmayacak olan bir ev kullanılamaz hale geldi. Buradaki insanlar artık enkazlar arasında farelerle yaşamak zorunda bırakıldı. Taşoluk'taki evlerin anahtarları verilmeden yıkımlar alelacele yapılıyor. Taşoluk'ta verilen 620 dairenin 570'i başkalarına satıldı" diye konuştu.

ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras da "Sulukule'de ne yapılacaksa mahalle sakinleri mağdur edilmeden gerçekleştirilmeli" dedi. Taşoluk konutları tamamlanmadan yıkım çalışmalarının yapılmasının yanlış olduğuna dikkat çeken Uras, "Sulukuleli'nin iradesi olmadan bu işler yapılamaz. Kentsel dönüşüm projesinin altında Sulukule'yi bırakmayız. Bundan sonra somut olarak ne yapılabilir onu düşünmek lazım" diye konuştu.

Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük ise kimse mağdur edilmeyecek denmesine rağmen onlarca ailenin mağdur edildiğini savundu. Evlerini bir şekilde satmak zorunda bırakıldıklarını iddia eden Pündük," Taşoluk'ta yaşayamayacaklarını anlayanlar evini burada oturan yerli halka sattı. 420 aileden ancak 20 tanesi Taşoluk'a gidecek. Birçok aile bir süre sonra sur dışında çadır kurup burada yaşayacak" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da zaten işsizlikten kırılan Sulukuleliler'in büyük bir borç yükü altına girmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Yıkımın tamamen siyasal olduğunu savunan Mehmet Sevigen ise "Oy verdiğiniz siyasiler bugün evlerinizi yıkıyor. Bunlar Boğaz'daki onlarca kaçak yapıyı görmüyor mu? Neden buraları yıkamıyorlar?" şeklinde konuştu.

Taşoluk'taki konutlara hak sahiplerinin önümüzdeki haftadan itibaren taşınabileceklerini kaydeden Fatih Belediyesi Başkan Yardımcısı Talip Temizer, "Kiracılar da Sulukuleden ayrılmak istemiyor. Ancak burası Sur Koruma Bandı içerisinde ve buraya daha fazla konut yapılamıyor. Kiracıları bu yüzden ikamet ettiremedik. " dedi. Başkan yardımcılarının konuşmaları sırasında mahalle sakinleri "Çevik kuvvetle niye yıkıma geldiniz?" diyerek tepki gösterdi.

Bu arada dün gerçekleşen yıkım sırasında evi büyük hasar gören Bahriye Yargüder, kendi evini satmadığını ve mahkemenin sürdüğünü söyledi. Yargüder, yıkım sırasında evinin yanlışlıkla hasar gördüğünü ve belediye başkanının talimatıyla bugün tamirat çalışmasına başlandığını belirtti.

29 Ağustos 2008 Cuma

28 ağustos 2008 Yıkım

http://www.bianet.org/biamag/kategori/biamag/109400/nese-ozan-sulukulede-yikimi-fotograflarla-anlatiyor







Yikim sabahin erken saatlerinde Adanali gocer Romanlarin barakalarinda basladi. Biz ulastigimizda Bostan’da kurulu butun barakalar yikilmisti. Dozer Muhtar Muhiddin ve Saka Bekir Sok.taki harabe apartmanlari yikiyordu.










Baska bir dozer Kuru Cinar Sok.’a gecti. Burada Nermin Ünal ve Serpil Hickimseyigormez’in evlerini yikmak istediler. Nermin ve Serpil hak sahibi olmak icin dilekce verdiklerini, cevap gelmedigini soylediler. Epeyce tartismadan sonra yikimdan vazgecildi. Yerine Serpil’in evinin yanindaki, birkac ay once zaten bir miktar yiktiklari evi bu sefer dumduz ettiler. Bir anda evin icine istiflenmis kimi esyalar (ornegin kovalar) meydana cikti. Serpil’in evi de hasar gordu. Bu arada mahallenin kadinlari, ortada biraktiklari molozlar nedeniyle gorevlilerle atisti.









Belediye ekibinin elinde bir liste vardi. Bu listeye gore dozeri yonlendiriyorlardi. Derken sira Cami Cikmazi’ndaki telefon kutularina geldi. Kutular, yikilmis bir evin sapasaglam duran duvarina sabitlenmisti. Bir kadin “cezaevinden oglum arayacak bugun, lutfen bu duvara dokunmayin” diye cok yalvardi, ama para etmedi. Boylece sokagin tum telefon baglantisi kesildi. Arkasindan da Cami Cikmazi hemen hemen tarihten silindi. Bu arada ortaligi berbat bir toz bulutu sarmisti ki, ISKI’nin haftalardir beklenen su tankeri geldi; yikimda olusan toz bulutunu bastirmak uzere ))). Her duruma muthis bir maharetle adapte olan bizim minikler, bir de baktik dus kuyrugunda




Sonra yemek molasi verdiler. Rahat bir nefes aldik. Ne var ki, arkasindan Kuru Cinar’in asagi bolumunde bugun Hacer’in TV’de cok iyi soyledigi sosyal felaket yasandi. Bes katli yine bos duran hayalet apartmani yikmaya basladilar. Yanindaki iki katli evde (16 numara) Bahriye Erguder, yasli, yatalak, felcli kocasi, kizi ve torunu ile yasiyor. Amcayi yolda bir minibusun icine tasimislardi. Bahriye Abla ise sokakta dort donuyor, ama kimselere dert anlatamiyordu. Defalarca uyardik, eve zarar vereceksiniz diye, dinletemedik. Sonunda her sey bittiginde, evin iki odasinin tavaninin, bes katli evlerden yuvarlanan molozlarla agir hasar gordugu ortaya cikti.

Neşe Ozan

28 Ağustos 2008 Perşembe

Mahalle bugün saldırıya uğradı, yıkımlar Mahalleyi Bitiriyor

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=895999&Date=30.08.2008&CategoryID=97

http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1220000038&year=2008&month=08&day=29

http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=36478

Sulukule yerle bir ediliyor

Kamuoyunun baskısı fayda etmedi, mahalle sakinlerinin yoğun itirazına rağmen belediye ekipleri İstanbul’un en eski yerleşim alanlarından Sulukule’de yıkıma dün de devam etti. Fatih’te, “Sulukule” olarak bilinen ve yenileme alanı ilan edilen Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki bina ve gecekonduların yıkılmasına başlandı. Romanlar, yıkımı beş saat boyunca çaresizce izlerken, eşyalarını çıkarmalarını dahi beklemeyen yıkıma tepki gösterdiler.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) işbirliğiyle yenileme alanı ilan edilen her iki mahalledeki yapıların yerine, ‘Sulukule Projesi’ kapsamında 620 ev ve bir otel ile ticaret, kültür ve eğlence merkezi yapılmasına ilişkin girişimler başladı. Yıkım ekipleri, polis desteğiyle sabahın erken saatlerinde Sulukule’ye geldi. Görevliler, önce çoğunluğunun boşaltıldığı görülen binaları yıktı. Evlerinin yıkılacağından yıkım ekipleri geldiğinde haberdar olan Sulukuleliler ise eşyalarının yarıdan çoğunu evlerinin içinde bırakmak zorunda kaldı. Duruma isyan eden Romanlar, ‘Biz nerede kalacağız’ diye sordu.
‘Biz nerede kalacağız?’
Evde yatarken yıkım ekiplerinin sesi ile uyanan Sevil Hiçkimseyigörmez, evlerinin yan tarafının yıkıldığını fark etti. Evlerinin yıkılmayacağını düşünerek evden çıkmayan Hiçkimseyigörmez ailesi, evinin kapı ve pencereleri yerinden çıkınca, kendilerini sokağa zor attı. “Geldiler yıktılar evimizi. Sokakta mı kalacağız? Eşyalarım içeride. Bize haber etmediler. Evin içinden zar zor çıktık” diyen Hiçkimseyigörmez, yıkık dökük evinin tamamen yıkılacağını öğrenince, “Bize söz verdiler. Yıkmayacaklardı, tamir edeceklerdi” dedi.
Evi yıkılan Hüsniye Demirbaş, “Nasıl bir devlet? Evdeydik. ‘Yıkım var’ dediler çıktık. Zar zor çıkartabildik eşyaları” diye konuştu. Evinin yıkımını bekleyen Nermin Önal, “Şimdi de gelmişler benim evimi yıkmaya. Bana bir hak tanımadan, bana bir yer göstermeden nasıl çıkacağım? İki tane öksüz var kafamda. Biz nerede kalacağız” diye sordu. (İstanbul/EVRENSEL)












http://www.toplumunsehircilikhareketi.org/index.php?option=com_content&view=article&id=42:sulukulede-gazetecilerden-saklanan-ykm&catid=1:haberler

Sulukule’deki Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki bina ve gecekonduların yıkılmasına bu sabah yeniden başlandı. Sulukule Platformu üyeleri, ekiplerin gazeteciler gittikten sonra insanların oturduğu evleri yıkmaya başladıklarını söyledi.

‘Kentsel dönüşüm projesi’ kapsamında daha önce de birçok evin yıkıldığı İstanbul Sulukule’deki Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki bina ve gecekonduların yıkımına bu sabah 6.30 itibariyle yine başlandı. Fatih Belediyesi görevlileri, yıkım işlemini gerçekleştirmek için Sulukule’ye polis eşliğinde geldi. Gün boyu yapılan çalışmalarda 10 bina yıkıldı.

Sulukule’deki insani koşulların durumunu araştıran Valilik İnsan Hakları Kurulu da, bölgeyle ilgili raporunu tamamladı. Rapor, acil sağlık önlemlerinin alınmasından yiyecek içecek yardımına kadar pek çok insani yardım yapılması gerektiğine işaret ediyor ancak henüz alınmış bir önlem yok.

Sulukule’deki yıkımı durdurmaya çalışan ‘Sulukule Platformu’ üyeleri NTVMSNBC’ye yıkımla ilgili detayları anlattı.

Basın Var Diye Durmuş Gibi Yaptılar
‘Sulukule Platformu’ üyelerinin verdiği bilgiler şöyle:
“Yıkım şu anda devam ediyor. Basın var diye önce boş barakaları yıktılar, legal bir görünüm vermek için. Sonra ara verdiler ama basın mensupları ayrıldıktan sonra yıkıma devam ettiler ve daha vahim bir şekilde sürüyor. Çünkü evlerin içinde insanlar varken yıkıyorlar. Şimdi basını tekrar toparlamaya çalışıyorum.”

Bu Sefer Tebligat Yapılmadı
“İnsanlar bugün yaşananlardan sonra şaşkınlık içinde. Hiç beklemediğimiz birşey bu. Aksine ‘olumlu değişiklikler’ olacak diye beklerken bu yıkımla karşılaştık. Eskiden haber verirlerdi yıkılacak diye, tebligat yollarlardı. Bu sefer öyle birşey de olmadı.”

İnsanlar Savaş Koşullarında Yaşıyor
“Sulukule’deki insanlar savaş koşullarında yaşıyorlar. Kanalizasyon mahallenin ortasından akıyor, yiyecek içeceği olmayanlar var... Körlemesine hiçbir planı ve programı olmadigi belli omadan yıkıyorlar. Şu ana kadar yaklaşık 10 ev yıkıldı. Sonrasını ise kimse bilmiyor. Son olarak telefon hatları söküldü. Mahalleli perişan, yakınlarıyla haberleşemiyorlar.”

İnsan Hakları Kurulu’nun Raporunu Dikkate Almadılar
“İnsan Hakları Kurulu’nun raporunu dikkate almadılar. Aslında bu rapor bir aylık bir rapor ama bu konuda hiçbirşey yapılmadığı için ben devreye girmedim . Ancak dün akşam içime doğmuş gibi raporu basına yolladım. Bu kadar önemli maddeler içermesine rağmen Başbakanlık’a giden bu rapor için hiçbir şey yapılmadı.”

Unesco Raporunu Bile Umursamıyorlar
“Hiçbir şeyi umursamıyorlar. Yerel yönetimleri bunu durdurmaya çağıran koskoca UNESCO raporu var. Bu bile kaale alınmıyor. Alıyorlar gibi yapıyorlar ama... Kadir Topbaş’ın açıklaması vardı, “Sulukule Projesini yeniden gözden geçireceğiz” diye. Gözden geçirme bu oluyor demek ki.”

Öğleden sonra mahalleye CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve ÖDP Genel Başkanı ve bağımsız milletvekili Ufuk Uras’ın gelmesi bekleniyor.

Diğer yandan, aynı zamanda Sulukule Çocuk Atölyesi'nin faaliyetleri sürüyor


27 Ağustos 2008 Çarşamba

Dün Yaşar Morpınar'la ritim çalışmaları başladı, çocuklar çok mutlu ve dikkatli, bu iş çok ciddi...

http://www.birgun.net/life_index.php?news_code=1221147231&year=2008&month=09&day=11

DERSİMİZ RİTİM

Yasar Ogretmen mahallede gorundugunde, cocuklar atolyenin minik taburelerini Asimabi’nin bahcesine dizmislerdi bile. Ciguli, Dogus, Saime, Bilal, Hasan, Betul … derken sayi otuzu buldu. Genc yetenekler birer birer kendini gostermeye basladi, hatta Yasar Ogretmen’e “Benim yerimi sana terk etmem lazim” dedirtecek kadar iyi olanlar cikti iclerinde. Kah caldilar, kah soylediler, kah oynadilar. Sesleri yukseldikce, bahceden iceri uzanan yuzlerin yas ortalamasi da yukselmeye basladi. Bir baktik ki, onlar da dayanamayip, calmaya, oynamaya basladi. Yaslar, ritimler, enstrümanlar birbirine karisti. Cocuklarin ritim calismasi, ustamiz Yasar Morpinar’in yonetiminde artik her pazartesi Sulukule’de sürecek.

Ritim dersinin butun enstrümanlari Yasar Morpinar’in inanilmaz enerjisiyle bir araya getirdigi gonullu destekle saglandi. Bu dunyada, karsiliksiz, gonulden dayanismayi bilen boyle insanlar varmis. Yasar Ogretmen’e ve tanistigimiz, tanismadigimiz butun destekcilerimize kucak dolusu sevgiler.

Neşe Ozan









26 Ağustos 2008 Salı

Muhteşem Röportaj !!!! E. İlhan: "Sulukule'nin Beyrut'tan farkı kalmadı"

http://www.ntvmsnbc.com/news/456975.asp#storyContinues

E.İlhan: Sulukule’nin Beyrut’tan farkı kalmadı
Gece Yolcuları’nın hüzünlü sesi Edis İlhan, “bu karın ağrısından çok bir ruh ağrısı” diyor Sulukule’deki dönüşüm projesi için. Doğup büyüdüğü evini terketmek istemiyor ve anlatıyor derdini...


ZEYNEP Ç. YAYINOĞLU
NTV-MSNBC
Güncelleme: 22 Ağustos 2008 Cuma


İSTANBUL - “Değer Mi” ile son dönemde sürekli dillerde olan Gece Yolcuları’nın solisti Edis İlhan’ın dilinde de hep aynı konu var bugünlerde. Sulukule’de yapılan dönüşüm projesi. O, gerçek bir Sulukule’li olarak ne 150 yıllık evinden vazgeçmek istiyor, ne de Romanların apartman dairelerine sıkıştırılmasını. Çözüm önerisi ise dönüşüm projesinden toptan vazgeçmek değil. Ama baştan sona gözden geçirilmesi gerektiğini de söylüyor.
Bu bir karın ağrısından çok ruh ağrısı gibi senin için sanırım.
Aynen öyle çünkü burada birçok insan emek veriyor bence. Ama arada çok romantik takılan tipler de görüyorum. Mesela dün yeni açılmış bir kanalda bir şey seyrediyorum. Ölmeden önce İstanbul’un görülmesi gereken 101 yeri gibi bir program yapmışlar. Orada bile adam Sulukule’nin çok güzel bir yer ve yakında temizlenince daha da iyi olacağından bahsediyordu.

Sulukulelilerden mi temizlenmesi gerekiyormuş?
Bilemiyorum. Orada Roman olsun ya da olmasın insanlar yaşıyor. Buraları temizlenecek olarak düşünüyorsan o zaman öyle proje hazırlarsın ki bu insanları da yaşama kazanma hakkı verirsin. Bu bakış açısının orada entelektüel düşünen insanlar açısından yaralayıcı bir durum olduğunu düşünüyorum. Biz mesela gerçekten eski bir ailesiyiz. Sulukule’de 3-4 tane evimiz vardı. Bir kısmı satıldı. 1987 yılında Bedrettin Dalan zamanında kendi evimiz istimlak edildi. Kilisenin bahçesinin yerine pazar yeri kurulacağını söylediler. Belki şu an konuyla alakası yok ama o yılda da evinden çıkmayanlar hala oralarda yaşıyor. Biz ise tapumuz olmasına rağmen evimizi terk ettik. Neden? Çünkü devlet bize öyle söyledi.

O zamanki sebep neydi?
Kamulaştırmak adına yapıyorlar sözde. Ama 22 sene sonra bu olay yine bizim ailemizin başına geliyor. Bu arada o problemli evde anneannem ve teyzem yaşıyor orada. Ev 140-150 yaşında ve annemin halasından kalma.

Hikayesi ne evin?
Annemler Kosovalı. 1950-51’de buraya geliyorlar. Halam onlara bırakıyor evleri ve o günden bu güne de biz koruyoruz. Ama devlet diyor ki burası sit alanıdır, buraya çivi bile çakılmayacak. Oysa ki dedem marangoz ve bu evi aslına uygun şekilde yapmayı o başardı.

Sulukule halkına evlerine terk etmelerine karşılık ne teklif ediliyor?
Belediye ile anlaşırsan bütün kiracıları Taşoluk diye kimsenin bilmediği bir yere taşıyorlar. Hiç bilmeyen insanlar için yeni bir evde oturmak kulağa oldukça hoş geliyor ama burada yaşayan insanların durumları gerçekten kötü ve en azından orta seviyede olanların evlerinin çoğu varisli.

SULUKULE’NİN BEYRUT’TAN FARKI KALMADI
Evler varisli olunca ne fark ediyor?
Biz de varisliyiz ve en önemli sorunumuz da bu. 60 yıldır vergi vermemize rağmen ev bizim üstümüzde görünmüyor, halamızınmış. Şimdi bu sorunun kısa zamanda çözülemeyeceğini çünkü bunun kamusal bir proje olduğunu söylüyorlar. Halbuki biz neden evimizden çıkalım ki?

Senin gibi düşünmeyen bir sürü insan da var ama sanırım.
İşin kötü yanı bazıları anlaşıp evlerini boşaltıyorlar. O arada gerçekten şehrin dışından gelip yerleşen ve Roman olmayan bir sürü insan da var. Şimdi birçok televizyoncu onları çekiyor ama buranın yerlilerini unutuyorlar. Mesela evler boşaltıldıktan sonra kalan çerçevelerin bile ne kadar ettiğini düşünenler var. Yağmalama gibi. Ben oraya gittiğimde eski Beyrut’tan farkı yoktu. 3000 kişilik bir proje olduğunu söylüyorlar ama 120 kişi bile hırsız korkusuyla evinde yaşıyor. Anneannemin evine misafir olarak bile gidemiyorum. Çünkü 100 YTL için orayı yağmalayacak adamlar var. Biz hala evin durması için çalışıyoruz.

Ne yapıyorsunuz mesela?
Mahkemedeyiz şu an. Ama evin birçok varisi var ve onların da onayını almam gerekiyor. Ancak onları bulmakta zorlanıyorum. Biri Bosna’da, biri Yugoslavya’da. Dolayısıyla zamana ihtiyacım var. Eğer evden çıkmak istemiyorsan da bu sefer evi onar diyor. Ama onlara göre evi onarmanın bedeli 500 bin gibi bir para. Orada emekli maaşıyla yaşayan kadın nasıl yapsın bunu? Bence bu iş adam gibi yapılabilirdi. Ama nedense bir oldu bittiye getirildi.

Sen ne düşünüyorsun peki?
Öyle söylentiler var ki kafam karışıyor. Mesela çok zengin adamlar projenin ilerlemesi için İstanbul’un 30-40 km dışındaki evlerden alıyorlarmış ki burası da değerlensin. Bence bir araştırma yapılmalı. Çok şey kaybedilecek çünkü bu projeden sonra. Buradaki demografik yapıyı biri kayda geçirsin. Bu bir tez bile olabilir. Proje bittiğinde bakalım kaç kişi oturuyor burada? Hangi gelir düzeyinden, yerlileri mi?
Teklif, Taşoluk’ta gösterilen bölgelerde geçici bir oturmak ve sonra Sulukule’ye geri dönmek mi?
Ev sahiplerine kura çektiriyorlar. Kiracılara da Taşoluk’ta yer gösteriyorlar. Kaydı tespit edilemeyen adamlar da var. Onların ne olacağı belli değil. Diyelim ki Taşoluk’ta evi çıktı. Oranın doğalgaz parasını ödeyemeyecek insanlar ne olacak? Normal maaşı olan bir kişi için çok güzel bir proje fakat bu durumdaki insanlar için durum feci. Roman kökenli olmayanları bir yana bırak. Ama Romanlar fakir. Zannediyorum, zamanında eğlence mekanlarının yasaklanmasıyla bu hale geldiler. Ama bu adamlar 1000 yıldır burada yaşıyor. Bizim değerimiz. Üstelik Romanlar bir arada yaşarlar. Esnaflık yaparlar. Ayrı ayrı apartman dairelerine oturtursan olmaz.

Sence Sulukule’nin yeniden yapılandırılmasının en olumsuz yanı Romanların bir arada yaşayamayacak olması mı?
Sulukule tarihi eser dolu. Sen burada bunları göremedikten sonra Hollywood seti gibi o surları onarsan ne olur? Ben oralarda uçurtma uçurmuş bir çocuğum. Tahmin ediyorum ki oraları yıkınca da yüzlerce tarihi eser çıkacak. Bizim 1987’de yıkılan evimizin altında gerçek Bizans kuyusu vardı. Ben o kuyudan su içip bahçe sulamışım. Burada bir tezat var. Madem belediye olarak Sulukule’ye bu kadar önem veriyorlar? Neden o zaman tam Vatan Caddesi’ne bakan yerinde bir yüzme havuzu kompleksi yaptılar. Hani sit alanıydı? Ben bunu belediyeye sorduğumda ise “orası sit alanına dahil değil” dediler. 50 metre arayla sit alanı mı değişiyor? Ben anlamıyorum pek bu işi. Makine mühendisliği okumuş bir adamım. Ama burada sakat bir proje var diye düşünüyorum.

“EVDEN ÇIKMIYORUZ” DESEK BİLE YIKACAKLAR
Senin gibi bu iş için çalışan birileri var mı?
Bir dernek var sadece. Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği, orada geçmişi kurtarmaya çalışıyor ama iş işten geçti gibi bir durum var ortada.

Senin biraz umutların tükeniyor gibi geldi bana?
Şu an öyle. Saçma sapan yıkımlar var ve bunun geriye dönüşümü çok zor. Şimdi biz çıkmıyoruz ama teyzem de soruyor. “Buraları komple yıkıp şantiye yaparlarsa biz ne yapacağız?” diye. Çıkmıyoruz da ne yapacağız? “Hadi yıkıyoruz” deyip bizi sokağa da atabilirler. Nasıl bir şey ki bu? Ben senin vatandaşınım, vergilerini ödemişim. Kütükleri inceleyin kardeşim, oranın insanıyım ben. Neden evimi bırakayım?

Bu projeden hoşnut olan da yerliler vardır herhalde?
Muhakkak vardır. Ama ben bayağı araştırdım. Rakamlarla yanıltmak istemem ancak 1000 tane bina varsa 100 küsuru kabul etmiştir belediyeyle anlaşmayı. Öyle bir oran var. Bence kimsenin canını yakmayan bir proje yapmalıydılar. Bu acele niye? 2010 İstanbul Kültür Başkenti olacak diye yapıyorlar. Ama neyin üzerinde olduğumuzun farkında bile değiller.

Sizin evinize ne kadar değer biçtiler?
Metrekaresine 500 lira veriyorlar ki diyelim 70 metrekare bir evin var. Aile yadigarının değeri 35 bin YTL demektir. Ben sana 35 bin vereyim sen bana evinin balkonunu ver hocam. Olmaz böyle. Bir de bizden üç katlı, 150 yaşındaki evimizi istiyorlar. Bana anlatmasınlar bunu. Ben o mahallede doğdum, büyüdüm. Okul da okudum, Avrupa’yı da gördüm. Bunların hepsi hikaye.

Sence bu proje nasıl sonlanacak?
Bilmiyorum, göreceğiz. Belki de birkaç sene sonra kendi mahallemi 49 yıllığına kiralanmış bir çay bahçesi olarak bile görebilirim. Hayal bile edemiyorum açıkçası ne olacağını.

14 Ağustos 2008 Perşembe

Sosyal ve Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği Sulukule'de çocuk çalışmalarına başladı




Her hafta yapılacak çalışmaların ilki dün gerçekleşti. Çocuklarla 3 farklı grup halinde ingilizce, çamurdan heykel yapma ve resim çalışmaları yapıldı.

Çalışma mekanı olarak bostandaki ağaçların gölgeleri kullanıldı.

10 Ağustos 2008 Pazar

Dün bütün çocuklar çeşit çeşit Romeo ve Juliet'ler oldular, hepsi başroldelerdi, mahalleliler de izleyici koltuklarından oyuna katıldılar

http://www.mimdap.org/w/?p=10605





http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/9617500.asp?gid=66&sz=44233

ILLE DE ROMAN OLDU
ROMEO VE JULIET SULUKULE'DE
YENIDEN ASKI BULDU!

KIRMIZIYI SEVERLER
ETSIZ YEMEK YEMEZLER
KAPULETLER BOYLEDIR
KAVGASIZ YASAYAMAZ OLURLER

ILLE DE ROMEO OLSUN
ISTER CAMURDAN OLSUN
O DA ALLAH KULUDUR
HER KIM OLURSA OLSUN
IKI DUSMAN AILE, KAPULETLER VE MONTEGUELAR YILLARDIR SULUKULE'DE YASAMAKTADIRLAR. BIR PARTIDE TANISIR IKI DUSMAN AILENIN BIRICIK KIZI JULIET ILE GOZUKARA DELIKANLISI ROMEO VE ASK BASLAR O ANDA... YA SONRA?

SULUKULE'NIN ROMEO VE JULIETI'NIN HIKAYESI...

9 Agustos 2008 CUMARTESI SAAT 17.00 DE BEKLIYORUZ.
Yer: Sulukule Roman Kulturunu Gelistirme ve Dayanisma Dernegi yanindaki Bostan... Sarmasik Caddesi No. 47 Sulukule-Edirnekapi

Hazirlayanlar: Tiyatro Pedagogu Hulya Karci (Berlin), Ozgur Konuk, Gulcin Yilmaz, Aynur Demir.
Oynayanlar: Sulukule Cocuk Atolyesi oyunculari