23 Temmuz 2008 Çarşamba

The Guardian'da Sulukule

http://www.sabah.com.tr/haber,C58DD60450F641239D136E1966FC06B8.html
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=969808&Date=22.07.2008
http://www.stargazete.com/dunya/the-guardiandan-sulukule-haberi-115311.htm

http://browse.guardian.co.uk/search?search=sulukule&sitesearch-radio=guardian&go-guardian=Search

http://www.guardian.co.uk/world/video/2008/jul/22/sulukule

Forced gentrification plan spells end for old Roma district in Istanbul
The Guardian, Tuesday July 22 2008
Robert Tait in Istanbul

A lifetime of memories is wrapped up inside the rickety wooden house that Necati Celik, 76, has called home since he was five. It is where he lived with his wife and brought up his children.

But Celik is unlikely to fulfil his wish of seeing out the rest of his days tending his flowers outside the 100-year-old listed building - a classic late Ottoman structure in Sulukule, Istanbul. He cannot afford the extensive renovations that local officials are demanding as part of a controversial renewal scheme for the historic district, which borders the city's 5th-century walls and is home to Turkey's oldest Roma community.

"The municipality says we have no option but to agree to sell otherwise they will expropriate the property and put the money in the bank, giving it to us in instalments," he said. "All my family were here and I want to die here. I don't want to transfer it to the authorities but the mayor keeps saying, it's up to you to make a deal with us."

Celik's plight is shared by most of Sulukule's 3,400 impoverished residents, who are being forced out under a gentrification project conceived as part of Istanbul's preparations for becoming the European city of culture in 2010. Most of the district's houses are earmarked for demolition and many long-term residents have already left. City officials deem the work essential to transform a district blighted by drugs, prostitution, unemployment and illiteracy. But critics of the project say it threatens the survival of a Roma population that is thought to have been in Sulukule since the time of Mehmet the Conqueror, the sultan who captured Istanbul, then known as Constantinople, from the Byzantines in 1453.

Turkey's Roma community dates back at least 1,000 years. Romas have traditionally eked out a living as street hawkers, shoemakers, musicians and dancers in a close-knit environment rendered all the more intimate by Sulukule's ramshackle network of low-rise houses.

That historic setting will be wiped out, campaigners say, by a blueprint that proposes several new four-storey blocks as well as 620 modern villas, a hotel and facelifts for 45 listed Ottoman houses.

Sulukule's 503 homeowners have been offered the new houses at discount prices by the local Fatih municipality, which is running the regeneration project along with the city council. But the Sulukule Platform, a protest group fighting to save the district's heritage, says few residents can afford it.

Its criticisms have won the backing of Unesco, which this month warned that Istanbul could lose its world heritage site status if plans proceed in their current form. That has led Istanbul's mayor, Kadir Topbas, to promise a review but opponents remain unconvinced.

The authorities are already preparing to re-house Sulukule residents in a new development in Tasoluk, 30 miles away. Many owners and tenants have agreed to go, but campaigners insist many do not understand the agreements they have signed and may not cope in an alien environment.

"People are knee deep in ignorance," said Mehmet Asim Hallac, a community leader and one of five residents trying to halt the project by taking court action to prevent their homes being demolished. "This is a street culture and the people can't adapt to modern city buildings or blocks of flats. They spend most of their time outside their homes. They eat and drink outdoors and only go inside for proper family meals or to sleep at nights. Disrupt this with a modern lifestyle and they will be unable to breathe."

It is a far cry from Sulukule's heyday, a time when its street musicians and raucous nightlife attracted tourists until the authorities shut down its entertainment spots in the 1990s after concerns about law and order. "Every night was like the Rio carnival. There were 5,000 or 6,000 people here each night dancing and enjoying themselves," said Sukru Punduk, the president of Sulukule Roma cultural development and fraternity organisation. "We want to be included in the preservation effort alongside the houses. We do not want to be sent elsewhere."

Mustafa Demir, the local mayor, described the plan as a "miracle" for Sulukule's residents, 85% of whom, he claimed, supported redevelopment.

"This is an important part of the historic peninsula of Istanbul," he said. "The people are living in really squalid conditions. Most have no electricity or water. The infrastructure is inadequate and as mayor of this district you should definitely do something about such a chaotic situation."

Such sentiments ring hollow with some people in Sulukule. Guler Yilnaz, 51, whose home lies just outside the renewal zone, said the project was forcing her mother and other relatives out, leaving her alone.

"My family and I have been together since I was born," she said. "When they leave, what am I to do?"

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu temsilcileri Tabipler Odası ve Mimarlar Odası Sulukule'de basın toplantısı yaptılar



http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/108496/meslek-odalari-sulukuledeki-kentsel-donusum-durdurulsun

Meslek Odaları: Sulukule'deki Kentsel Dönüşüm DurdurulsunMeslek odaları Sulukule'de yaptıkları incelemenin sonuçlarını açıkladı. Doktor Demirdizen "Alt yapı sorunları nedeniyle sağlık sorunları yaşıyor" dedi. Mimar Yapıcı "yıkımların hukuk ve koruma kanunlarına rağmen sürdüğünü" söyledi.

BİA Haber Merkezi - İstanbul

22 Temmuz 2008, Salı

Bawer ÇAKIR

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu (HSGGP) Kentsel Yenileme Projesi kapsamında Sulukule Mahallesi'nde yapılan yıkım ve boşaltmaların usulsüzlüğüne dikkat çekmek amacıyla oluşturdukları raporu açıkladı.

70 bileşenli platforma Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Temsilcisi mimar Mücella Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası (İTO) genel sekreteri doktor Hüseyin Demirdizen sözcülük ettiler.

HSGGP'nin talebi projenin durdurulması ve tarihsel, kültürel ve sosyal mirasa sahip çıkan yeni bir yaklaşım ile yeniden ele alınması.

Demizdizen: Belediye mağduriyetleri gidermeli

"Bölgede içme ve kullanma suyunda yaşanan problem yaklaşık 8 aydır devam ediyor" diyen Demirdizen tespit ettikleri sorunları söyle sıraladı:

Proje, sakinlerin yaşam alanlarına müdahale ediyor, bölge halkı dışlanmışlık ve yaşam alanlarını koruma duygusuyla bölgeden ayrılmaya karşı direnç oluşturuyor.

Bölge dışında yeni bir hayat kurmak için yeterli gelire sahip olmayan, çoğunluğu sosyal güvenceden yoksun kiracı ailelerin bölgeden ayrılması yaşamsal bir tehdit oluşturuyor.
Evlerin çoğunda şebeke suyu kesik ve halk mahalle çeşmelerinden bulaşıcı hastalık riskine açık bir şekilde içme/kullanma suyunu temin etmeye çalışıyor.
Rapor şunları öneriyor:

"Sağlık hizmetleri için İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nün harekete geçmesi gerek. Belediye semt halkında ruhsal çöküntü yaratan yıkımları durdurmalı. İnsanların kaygılarını, gelecek endişelerini ve mağduriyetlerini gidermeli."

Yapıcı: Talan hukuka rağmen sürüyor
Kentsel Dönüşüm Projesi'ni "Baştan beri İstanbul'dan Türkiye'nin her yerine yayılan rant ve yağma projesi olarak değerlendirdiğini” belirten Yapıcı şöyle söyledi:

"Dünyadaki ilk Roman yerleşim alanını anayasaya, hukuk kurallarına ve uyarılarımıza rağmen talan ediyorlar.
Burada yaşayan insanları korkutarak göçe zorluyorlar. UNESCO'nun da açıkladığı gibi yaptıkları 'soylulaştırma' projesiyle bölgeye layık görmedikleri insanları yerlerinden ediyorlar. Projeden acilen vazgeçilmeli ve mülkler hak sahiplerine iade edilmeli."

Hallaç: Kentsel dönüşüm projesi diyerek soykırım yapılıyor
Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği üyesi Mehmet Asım Hallaç "Yaşamamız için şehir dışında yerler gösteriyorlar. 'Evinizi boşaltıp anahtarı teslim ederseniz o bölgede ev sahibi olabilirsiniz' diyorlar. Komşularımızdan, arkadaşlarımızdan, kültürümüzden, evlerimizden koparıp asimile ediyorlar. Kentsel dönüşüm projesi diyerek soykırım yapıyorlar" dedi.

Platform üyeleri hazırladıkları raporu İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve İl Sağlık Müdürlüğü'ne sunduklarını belirterek sürecin takipçisi olmaya devam edeceklerini söylediler. (BÇ/EZÖ)

Platform bileşenleri şöyle:

İstanbul Tabip Odası (İTO), İstanbul Diş hekimleri Odası (İDO), İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası (İVHO), İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), İstanbul Barosu, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeleri Platformu, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) İstanbul Şubeler Platformu, DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş), Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen), Öğrenci ve Gençlik Sendikası (Genç-Sen), Liman ve Tersane İşçileri Sendikası (Limter-İş), Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi, Bağımsız Haberleşme Basın-Yayın Hizmet Kolu Kamu Görevlileri Sendikası (Bağımsız Haber-Sen), Dokuma,Örme,Boyama,Trikotaj ve Giysi. İşçileri Sendikası (Tekstil-Sen), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İstanbul Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği, Sağlık Hakkı Hareketi Derneği (SHHD), Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği (HAYAD), Fiziksel Engelliler Federasyonu (FEF), Halkevleri İstanbul Şubeleri, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İstanbul İl Örgütü, Türkiye Komünist Partisi (TKP) İstanbul İl Örgütü, Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) İstanbul İl Örgütü, Demokratik Türkiye Partisi (DTP) İstanbul İl Örgütü, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) İstanbul İl Örgütü, Emek Partisi İstanbul İl Örgütü, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) İstanbul İl Örgütü, İşçi Kardeşliği Partisi (İKP) İstanbul İl Örgütü, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Küresel Eylem Grubu (KEG), Konfeksiyon İşçileri Derneği (KİD), Tersane İşçi Kurulu (TİK), Tersane İşçileri Derneği (TİD), Divriği Kültür Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Marmara Şubeleri, Demokratik Haklar Platformu (DHP), Proleter Devrimci Duruş, Özgürlük İçin Mücadele Platformu, Sosyal Haklar Derneği, Marksist Bakış Dergisi, Kaldıraç Dergisi, Devrimci Hareket Dergisi, Sınıf Mücadelesi Gazetesi, İşçi Gazetesi, İşçi Evi Derneği, Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC), Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Devrimci İşçi Partisi Girişimi (DİP), Ezilenlerin Kurtuluşu, İşçi Cephesi, Organize Sanayi Bölgesi ve İMES İşçileri Derneği (OSB-İMES), Emek Araştırmaları Dayanışma Topluluğu (EADT), 78'liler Türkiye Girişimi, Alınteri Dergisi, Odak Dergisi, Partizan Dergisi, Ürün Dergisi, Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİP-DER), İlerici Gençler Derneği (İGD), Halk Kültür Merkezleri, Köz Dergisi, Özgür Eğitim Platformu (ÖEP), Sosyalist Emek Hareketi (SEH), Sosyal Haklar İçin Kadın Dayanışma Platformu (SOGEP) ve Öğrenci Kollektifler.
Farelerin bastığı mahalle
Yıkım çalışmaları sonrası biriken moloz yığınlarında fareler geziyor, halk yaşamaya çalışıyor.

http://www.gercekgundem.com/?p=144782

BAŞAK GÜNSEVER-GERÇEK GÜNDEM

İstanbul Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamındaki Sulukule'de yaşayan mahalle halkı, ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya. Kasım 2007’de yıkımına başlanan Sulukule’deki atıklar ve moloz yığınları sokak aralarında salgın hastalık yayma raddesine gelmiş durumda.

Konuya ilişkin bir rapor hazırlayan “Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu” yetkilileri, bunu bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, İstanbul Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı ve Sulukule Platformu sorumlusu Mehmet Asım Hallaç, kentsel dönüşüm projesinin, Sulukule’de yaşayanların hayatını nasıl olumsuz etkilediğine dair çarpıcı örnekler sundular.

BELEDİYE ÖNLEM ALMIYOR, SOKAKLAR ÇÖPE DÖNMÜŞ!

Geçtiğimiz kasım ayında başlayan istimlak ve boşaltma çalışmalarının, çoğunlukla Roman kökenli vatandaşların yaşadığı Sulukule'nin kültürel ve sosyal dokusunu tahrip etmenin yanı sıra halk sağlığı konusunda da ciddi problemler yarattığını söyleyen Demirdizen; halen Sulukule’de yaşayan halkın temiz içme ve kullanma suyuna ulaşımının engellendiğini aktardı. Demirdizen, sıklıkla tıkanan kanalizasyonların da belediyeye defalarca bildirilmiş olmasına rağmen hala bir çözüme kavuşmadığını bildirdi.

Ayrıca yıkımlar nedeniyle oluşan hafriyat ve moloz yığınları arasında birçok haşarat ve farenin bulunması ve bu moloz yığınlarının çocukların oyun alanı haline gelmesi ise bir felaket habercisi olarak yorumlandı. Çeşitli yaralanmalarla hastaneye kaldırılan çocukların sayısında da ciddi bir artış olduğunu sözlerine ekleyen Demirdizen, derhal önlem alınması gerektiğini söyledi.

“İŞTE UCUBE SULUKULELİLER BİZİZ”

Konuya ilişkin bildirimlerde bulunan Mimarlar Odası yetkilisi Mücella Yapıcı ise, “Buradan hukuk yetkililerine sesleniyorum. Bizi Avrupa Mahkemeleri’ne gitmek zorunda bırakmayın ve bu yasadışı süreci durdurun” çağrısında bulundu.

Kökleri Sulukule’ye dayanan, yıllardır ailesiyle birlikte Sulukule’de yaşayan Mehmet Asım Hallaç ise, yıkım ve boşaltım çalışmaları sırasında bütün ailesinin Sultançiftliği’ne taşındığını ve bunun sosyal ve psikolojik tahribatının giderilemez olduğunu söylerek, “Sulukule’yi ucubelikten kurtaracağız” açıklamasıyla tepkileri üzerinde toplayan Başbakan Erdoğan’a göndermede bulundu ve “İşte ucube Sulukulelilerin yaşamı bu. Evlerimizi ve köklerimizi elimizden alıyorlar” diye konuştu.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9495124.asp?m=1

Sulukule’de salgın riski var
Muharrem AYDIN / İSTANBUL

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, TOKİ ve Fatih Belediyesi’nce yürütülen Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi’ne bu kez Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu tepki gösterdi.

Platform, dün Sulukule’de düzenlediği basın toplantısında, yıkımların ortasında yaşayanların salgın hastalık riski altında bulunduğunu ileri sürdü. Platform, ’Kentsel dönüşüm’ projesinin ’Kentsel ölüm’ projesine dönüştüğünü savunarak, salgın hastalıklardan ölümler meydana gelmeden, projenin durdurulmasını istedi. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr.Hüseyin Demirdizen, Sulukule’de oturan kiracıların aylardır temiz içme suyundan yoksun olduğunu, çeşme ve kuyulardan su sağlandığını belirterek, "Bu durum yaz aylarında bulaşıcı hastalık riskini artırmaktadır" dedi.


http://www.sabah.com.tr/haber,B6BDBFFB705E49C797CD0CE276C3D502.html

İnsanlık dramı yaşanıyor
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, İstanbul Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamına alınan Sulukule'de son 2 yıldır bir "insanlık dramının yaşandığını'' söyledi. "Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu'' adına Sulukule'de basın toplantısı düzenleyen Demirdizen, yaşam koşullarına ilişkin rapora göre, bölgede barınma, hijyen, güvenlik, insani ihtiyaçlar açısından sorunlar olduğunu ve bu sorunların takipçisi olacaklarını dile getirdi.


http://yenisafak.com.tr/Gundem/?t=23.07.2008&i=130467

Sulukule mirasına sahip çıkılmalı
YAĞMUR DİNÇ
Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu, yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacıyla Sulukule'de dün basın açıklaması yaptı. Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu'ndan İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, semt sakinlerinin geçmiş yıllardan bu yana temel sorunu olan yoksulluk, işsizlik, sağlık hizmeti ve eğitime ulaşamamanın yanında, şimdi de barınma ve sosyal-kültürel değerlerini yitirme sorunuyla karşı karşıya olduklarını söyledi. Projenin tarihsel, kültürel ve sosyal mirasa sahip çıkan yeni bir yaklaşım ile yeniden ele alınması gerektiğini söyleyen Demirdizen, "Bölge yaklaşık bin yıllık kültürel, ekonomik, sosyal özellikleri ve kamuya mal olmuş, otantik, özgün renkleri nedeniyle de yaşayan insanlarla bütünleşmiş tarihi, kültürel ve toplumsal bir mirastır" diye konuştu.

BAŞKA ÇÖZÜM

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Sekreteri Mücella Yapıcı ise bölge halkının sosyo-kültürel yaşam ve yerleşim tercihlerini dikkate alan düzenlemelerin yapılmasının sağlık ve insan hakları bağlamında zorunluluk olduğunu ifade etti. Sulukule Platformu Üyesi Mehmet Asım Hallaç da bölge halkını mağdur etmeyecek başka çözümler bulunması gerektiğini söyledi.

http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=13015

Sulukule ‘dönüşüm’e karşıTaraf/ÇAĞDAŞ KÜRKÇÜ - Istanbul - 23.07.2008

“Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında Sulukule’de yapılan yıkım ve tahliyelerin usulsüzlüğüne dikkat çekmek için rapor hazırlandı. Sosyal ve kültürel hayata zarar veren uygulamalar bölgedeki sorunları katlayarak arttırıyor

Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında İstanbul Sulukule’de kasım 2007’den sonra evleri boşaltılan ve yıkılan bölge halkı çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle, yıkıma engel olmak amacıyla örgütlendi, çeşitli etkinliklerle projenin sosyal ve kültürel hayata verdiği zarara dikkat çekti ve bölgede yaşamaya devam etti. Hatta Britanya’da yayımlanan The Guardian gazetesinin haberine göre, UNESCO da Sulukule’de yaşayanlara destek verdi ve bir açıklama yaptı: “Projeye, planlanan şekilde devam edilirse İstanbul, dünya mirası bölgesi statüsünü kaybedecek.” UNESCO’nun bu uyarısının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’tan gelen ve planın yeniden gözden geçirileceğini ifade eden cevap ise çok tatminkâr bulunmadı.

SORUN ARTIYOR • Marmara ve İstanbul Tıp Fakültelerinden halk sağlığı uzmanlarının oluşturduğu bir ekip ile İstanbul Tabip Odası (İTO) heyeti 4 temmuz 2008’de Sulukule’de yaşayanların sorunlarını gözlemlemek için bir ziyaret gerçekleştirdi.
Gezileri sırasında edindikleri izlenimleri aktaran ve projeyle bölgedeki sorunların katlanarak arttığını ifade eden İTO Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, “Bölgede içme ve kullanma suyunda yaşanan problem yaklaşık sekiz aydır devam ediyor. Yıkımlar yüzünden kanalizasyon borularının bazıları açığa akıyor. Artan sıcaklar yüzünden halk bulaşıcı hastalık riski altında yaşıyor” dedi. Demirdizen ayrıca, belediye tarafından sürdürülmekte olan tek hizmetin çöpleri toplamak olduğunu belirterek, hazırladıkları raporu İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve son olarak da İl Sağlık Müdürlüğü’ne sunduklarını, sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.

“TALAN EDİLİYOR” • Kentsel Dönüşüm Projesi’ni en başından beri İstanbul’dan başlayıp Türkiye’nin her yerine yayılan rant ve yağma projesi olarak değerlendirdiğini belirten Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Temsilcisi Mücella Yapıcı ise, “Dünyadaki ilk Roman yerleşim alanını Anayasa’ya, evrensel hukuk kurallarına ve uyarılarımıza rağmen talan ediyorlar. Burada yaşayan insanları korkutarak göçe zorluyorlar. UNESCO’nun da açıkladığı gibi yaptıkları ‘soylulaştırma’ projesiyle bölgeye lâyık görmedikleri insanları yerlerinden ediyorlar. Projeden acilen vazgeçilmeli ve mülkler hak sahiplerine iade edilmelidir” diye konuştu.
Bölgede yaşayan Mehmet Asım Hallaç da, “Bize yaşamamız için şehir dışında yerler gösteriyorlar. Evinizi boşaltıp anahtarı teslim ederseniz o bölgede ev sahibi olabilirsiniz diyorlar. Komşularımızdan, arkadaşlarımızdan, kültürümüzden, evlerimizden koparıp asimile ediyorlar. Kentsel dönüşüm projesi diyerek soykırım yapıyorlar” dedi.

GUARDIAN YAZDI: TARİHÎ DOKU KAYBOLUR • The Guardian gazetesinde çıkan bir habere göre, projeyi eleştirenlerin endişesi 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasından bu yana Sulukule’de yaşayan Roman halkın hayatta kalma şansının tehlikeye girmesi. Bölgedeki Kentsel Dönüşüm Projesi’ne karşı olan kampanyacılar dört katlı 620 modern villadan oluşan ve içinde bir de otel olan yeni mimari projenin 45 Osmanlı evinin yenilenmesini içermekle beraber, tarihî dokuyu tamamen ortadan kaldıracağını savunuyor.

STATÜ KAYBI OLUR • Gazetenin haberine göre, Sulukule’de yaşayan 503 ev sahibine, Kentsel Dönüşüm Projesi’ni belediye ile birlikte yürüten Fatih Belediyesi tarafından indirimli fiyattan satın alabilecekleri yeni evler teklif edildi. Öte yandan, bölgenin tarihî mirasını korumak için çaba sarfeden Sulukule Platformu, sadece birkaç kişinin bu evlerin parasını karşılayabileceğini özellikle vurguluyor.
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in, planları ‘mucize’ olarak adlandırdığının belirtildiği haberde ayrıca, başkanın Sulukule sakinlerinin yüzde 85’inin yeniden yapılanmayı desteklediğini iddia ettiği bildirilerek Demir’in şu sözlerine yer veriliyor: “Suları yok, doğru dürüst alt yapısı bağlanmamış, doğalgazları yok. İstanbul’un çok önemli bir yerinde mahrumiyet yaşıyorlar. Şimdi mevcut şartları iyileştiriyoruz biz.”


http://www.turkishdailynews.com.tr/article.php?enewsid=110569

Sulukule needs urgent help to combat infectious diseases, reveals a recent report. The rubble and unclean waters creates serious health risks, says the report.
ISTANBUL – Turkish Daily News

Urgent action is needed to prevent injuries due to rubble left behind after demolitions in Istanbul's Sulukule neighborhood, according to a recent report. In the report, the Istanbul Chamber of Trade, or İTO, calls on relevant institutions to take necessary measures immediately to combat the risk of infectious diseases and injuries in the neighborhood, which is largely inhabited by Roma people.

“The neighborhood has many problems that make it risky for the human health,” said Dr. Hüseyin Demirdizen, general secretary of İTO, in a press conference yesterday. The neighborhood needs immediate action in certain issues, said Demirdizen in the press conference, organized by the Healthy and Secure Future for Everyone Platform.

Sulukule, which has been home to a Roma population for centuries, has been facing cultural, structural and economic change as the Fatih Municipality has started to demolish houses after launching an urban transformation project.

“The rubble should be removed, the houses must get clean water, the infrastructure should be strengthened, sewerage should be repaired and rebuilt in some areas, and the daily wastes should be collected,” said Demirdizen, also a member of the subcommittee of the human rights board of the Istanbul Governor's Office.

The rubble, left after the houses were demolished in the neighborhood, was not removed and, on the contrary, new rubble is being created in Sulukule, according to İTO's recent report. A child was injured as he was playing in the rubble right after a petition was submitted to the municipality. Demirdizen said the chamber submitted the report on the urgent problems in Sulukule to the Istanbul Governor's Office; Istanbul Metropolitan Municipality, or İBB; Fatih Municipality; and the Istanbul Provincial Health Department. Demirdizen told the Turkish Daily News that the chamber could not get a positive reply to its earlier demand to stop the demolitions in Sulukule.

A permanent health clinic should operate for the people residing in unhealthy conditions in Sulukule and children should be vaccinated against infections, argues the report. Some houses still do not have access to clean water; although they have asked the municipality for help in this issue, says the report.

The report also reveals that around 80 houses have been demolished in Sulukule and that some families residing in the area have started to live in their relatives' houses, which makes life more difficult and unhealthy for them.

Mücella Yapıcı, a member of the Chamber of Architects of Turkey, called on the judges to make fair decisions about the future of the Sulukule “so that they will not be obliged to appeal to the international courts.” The people of Sulukule are being forced to leave the neighborhood, where most of the families have resided for many years and this causes social trauma, she added.

As some residents sell their houses, renters have had to move to another house and usually another district. “My daughter had to leave Sulukule after the owner of her house sold his house,” said Mehmet Asım Hallaç, a resident and grocery store owner in the neighborhood.


http://www.mimdap.org/w/?p=9433

Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu Sulukule Basın Açıklaması 23 Temmuz 2008

Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu, 22 Temmuz 2008 Salı günü, Sulukule’de bir basın toplantısı düzenleyerek, Sulukule’de yaratılan olumsuz koşullar hakkında bilgi verdi.

Sulukule Platformu’ndan Hacer Foggo’nun kısa giriş konuşmasıyla başlayan toplantı, İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Sekreteri Mücella Yapıcı ve Sulukule Platformu Üyesi ve mahalle sakini Mehmet Asım Hallaç’ın konuşmalarıyla sona erdi.

Hacer Foggo, Sulukuleliler’in iki yıldır burada molozların altında yaşadıklarını, şimdiye kadar 80 dilekçeyle başvurmalarına rağmen, belediyenin molozları kaldırmak yerine, başka yerlerden molozları buraya taşıdıklarını söyledi. Molozların ararında ve yarı yıkık binalarda oynayan çocukların birinin yüz felci geçirdiğini, birinin parmağının koptuğunu ve bu şekilde vakaların artmaya devam ettiğini belirten Hacer Foggo, Sulukule’de kötüleşen durumu daha yakından göstermek için Sivil Toplum Kuruluşları ve Meslek Odalarını çağırarak kendilerinden araştırma talep ettiklerini, bu basın toplantısında da ortaya çıkan raporların açıklanacağını anlatarak sözü Dr. Hüseyin Demirdizen’e bıraktı.


İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, bölgede rapora bile gerek duyulmadan gözle görülecek biçimde, uzun zamandır sürmekte olan bir barınma ve sağlık sorunu bulunduğunu ancak son iki yıldır gündemde olan proje nedeniyle artık bunun katlanılamayacak boyutlara ulaştığını söyleyerek başladığı sözlerine şöyle devam etti:

“Yıkılan binalar, yanındaki yıkıldığı için hasar görmüş binalar, ortalıktan kaldırılmayan molozlar, molozlar arasında yaşayan çocukların yaşadığı sağlık sorunları ve evinin ne zaman yıkılacağını bilmediği için burada yaşayanların her an yaşadığı psikolojik travmanın da yanı sıra, yüzlerce yıllık bir yaşama bölgesi olması nedeniyle, gelen ekibimizin de tespit ettiği gibi, bölgede ciddi ölçüde bir içme ve kullanma suyu sıkıntısının da bulunduğu görülmektedir. Zaten sorunlu olan kanalizasyon sisteminin yıkımlarla bu sorunlarının daha da arttığını, çevre sağlığının molozlar ve günlük evsel atıklarla giderek kötüleştiğini, bölgede yaratılan durumun ortaya çıkardığı stres ve travma nedeniyle de psikolojik ve sosyal sıkıntılar yaşandığını görüyoruz. Tüm bu sıkıntılar bölgede salgın bir hastalığın ortaya çıkabileceği ihtimalini de arttırmaktadır. Bu sebeple İstanbul Tabipler Odası Heyeti olarak hazırladığımız raporda ayrıntısıyla bulabileceğiniz bazı pratik öneriler ortaya koyuldu. Bunlardan bazılarını şöyle özetleyebilirim:

Projenin, söylenenin aksine bölgedeki insanların rızasını almadığı, aynı zamanda bölgenin varolan dokusunun yokedilmesine ve yeni yaratılacak olan ünitede bölge insanlarının yerinin bulunmadığı ve gönderilmeleri öngörülen kentin uzak yerlerinde hem sosyal hem de ekonomik olarak yaşamlarını sürdürlemelerinin mümkün olamadığı gözlenmektedir. Bu sebeple acil olarak, Fatih Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ve Sağlık Müdürlüğü’nün, tarihsel dokuya zarar vermeden molozların hızla kaldırılması, temiz içme suyu sağlanması, günlük atıkların günlük olarak toplanması, altyapının iyileştirilmesi ve sağlık sorunlarının çözümü için yardımlarını öneriyoruz”

Dr. Hüseyin Demirdizen’in ardından söz alan Mücella Yapıcı ise, dünyadaki ilk Roman yerleşmesi olarak bilinen Sulukule’nin İstanbul’un Dünya Kültür Mirası listesine girme sebebi olduğu halde, bir rant projesiyle yok edilmeye çalışıldığını söyledi.

“Sulukule, Tarihi Yarımada dahilindeki hemen tüm mahalleler,Tarlabaşı gibi yerlerde 5366 sayılı, herşeyden önce anayasaya aykırı olan bu yasa ile insanlar acil kamulaştırma tehdidi ile korkutularak göç etmeye zorlanmaktadır. Şu anda bu konuda gerek Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, gerekse Sulukule Platformu’nun açtığı çeşitli davalar sürmektedir. Ancak, evrensel tüm hukuk kurallarına aykırı olan bu uygulamalarda, hukuk da yürütme kararı almayarak suça ortak olma tehdidi taşımaktadır; bizleri uluslararası hukuka teslim etmesinler… Buradan insanlar, kentten oldukça uzakta, sosyal hiç bir donatısı bulunmayan ve melesef ödeyemeyip satmak zorunda kalacakları yerlere yollanıyorlar. Ayrıca, Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan ve 1. derece arkeolojik sit alanı olan bu yerleri, hiçbir araştırma yapmadan, zengin evlerin yeraltı otoparklarına döndüren bu projeden derhal bütün sonuçlarıyla birlikte vazgeçilmelidir.”

Son olarak söz alan mahalle sakini ve Sulukule Platformu üyesi Mehmet Asım Hallaç da, son UNESCO açıklamasının hasır altı edilmeye çalışıldığını belirterek, burada bir hak mücadelesi yaşandığını, 2005 yılının eylül ayından itibaren hukuksuzluğun söz konusu olduğunu, acil kamulaştırma tehdidiyle buradaki tapu sahibi insanların korkutulduğunu, oysa acil kamulaştırma yapılabilmesi için baraj, otoyol, üniversşte gibi yapıların yapılacak olması gerektiğini, projenin ise bunların herhangi birini barındırmadığını, derhal bu hkuksuzluğa bir son verilmesini istediklerini söyledi.

http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1216888871&year=2008&month=07&day=24

KENTSEL AFET BÖLGESİ SULUKULE
11:41 24 Temmuz 2008

Yaşadıkları yeri terk etmeye zorlanan Suluke sakinlerinin, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında ortaya çıkan mağduriyetleri devam ediyor. Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi halk sağlığı uzmanları ve asistanlarının oluşturduğu bir ekip ile İstanbul Tabip Odası heyetinin 4 Temmuz’da yapmış oldukları incelemelerin ardından hazırlanan raporu sunmak ve platform olarak yaşanan duruma acil önlemler alınmasının sağlanması amacıyla Sulukule mahallesinde bir basın toplantısı düzenlendi.


RANT DÖNÜŞÜMÜ

İstanbul Tabipler Odası Başkanı Prof.Dr. Özdemir Aktan, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Tores Dinçöz, TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi’nden Mücella Yapıcı ve Sulukule mahalle sakinleri adına M. Asım Hallaç’ın bulunduğu toplantıda konuşan İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, Kentsel Dönüşüm Projeleri’nin bölge insanlarına yeni sorunlar çıkartarak mağduriyetlerin arttığına dikkat çekerek her bir sorunun birbirini tetiklediğini, semt insanlarının tramva yaşadığını belirtti. Dönüşümün sadece rant için yapıldığına, bölge sakinlerini içine almayan bir proje olduğuna vurgu yapan Demirdizen, hazırladıkları raporda bir çok sorunun ortaya çıktığını söyledi.

Hüseyin Demirdizen, bölgenin kamulaştırılacağı söylentisiyle bazı AKP Belediye Meclis üyeleri, AKP İlçe Yönetimi üyeleri ve tanınmış kişilerin ucuz fiyatlara dükkan ve ev aldıklarını söyleyerek “Sulukule’nin suları hiçbir gerekçe göstermeden kesilip, borçları olan ailelere ise borçlarını ödeseler bile sularının açılmayacağı açıkça söyleniyor. Dolayısıyla halk su ihityaçlarını kaynağı belirsiz yerlerden karşılıyor. Bölgeye getirilen moloz yıkınıtları yüzünden bir çocuk yüz felci geçirdi, br çocuğun parmağı koptu, onlarca çocukta yaralandı. Konu ile ilgili Fatih Belediyesi’ne 80’ne yakın dilekçe verildi” dedi.

‘PROJE DURDURULMALI!’

Sonuç ve önerilerden bahseden Demirdizen, projenin bölge halkı tarafından desteklenmediğini, dışlanmışlık ve sosyokültürel yaşam alanlarını koruma duygusuyla bölgeden ayrılmamaya karşı direnç geliştirdiklerini belirterek, “Dolayısıyla Sulukule’de başta barınma hakkı olmak üzere, sağlıklı yaşama, beslenme, eğitim, sosyal kültürel hakları için yöneticiler güvence vermeli. Proje bu haliyle bir an önce durdurulmalı, tarihsel, kültürel-sosyal mirasa sahip çıkan yeni bir yaklaşımla yeniden ele alınmalıdır” dedi. Mimar Mücella Yapıcı’da, dönüşüm politikalarının başından beri belli olduğuna dikkat çekerken, 5366 sayılı yasanın Anayasa’ya ve Uluslararası Hukuk anlaşmalarına aykırı olduğunu dile getirdi. Yapıcı,”Bu projenin gerçek amacı, bu bölgede yaşamayı hak etmediklerini düşündükleri yoksun ve yoksul insanların buradan sürmektir” dedi.

UFUK KOŞAR - UTKU ZIRIĞ

İSTANBUL TABİP ODASI SULUKULE RAPORU
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİNİN İLK SONUÇLARI:
KENTSEL AFET BÖLGESİ OLARAK SULUKULE

Kasım 2005’te İstanbul Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamına alınan Fatih Belediyesi’ne bağlı Edirnekapı Semti’nde Neslişah ve Sulukule olarak da bilinen Hatice Sultan mahallelerinde projenin onaylandığı Kasım 2007’den sonra evler istimlak edilerek yıkılmaya ve bölge boşaltılmaya başlanmıştır. Bu tarihten sonra bölge halkı çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle projeye engel olmak amacıyla örgütlenerek çeşitli etkinliklerle projenin sosyal ve kültürel hayata etkilerine dikkat çekmiş ve bölgede yaşamaya devam etmiştir. Marmara ve İstanbul Tıp Fakülteleri halk sağlığı uzmanları ve asistanlarının oluşturduğu bir ekip ile İTO heyeti olarak, 4 Temmuz 2008’de, yerleşim yerlerinde yaşayanların halk sağlığı sorunlarını yerinde gözlemek ve değerlendirmek için bir ziyaret gerçekleştirilmiştir.

Bölgenin Demografik Özellikleri :

Bölgenin dikkat çekici bir özelliği sakinlerin önemli bir bölümünün semtin yerlisi olmasıdır. Yaş, cinsiyet, medeni durum, aile biçimi gibi değişkenler itibariyle İstanbul geneliyle benzeşen demografik özellikler, çocuk sayısı, hane büyüklüğü, eğitim düzeyi, gelir getiren iş sahipliği ve sosyal güvence anlamında düşük sosyo-ekonomik özelliklere işaret etmektedir.

Bölgede yerleşik yaşam süren semt sakinlerinin dışında Adana, Hatay gibi bölgelerden geldikleri belirtilen bir grup daha yaşamaktadır. Bölgenin geri kalanından izole, açıklık bir alan üzerine kurulmuş 7-8 adet büyük çadırda yaşayan bu kişilerin belirgin bir şekilde bölge genelinden daha yoksul oldukları ve daha da zor koşullarda yaşamaya çalıştıkları göze çarpmaktadır.

Barınma Koşulları:

IBB’nin araştırmasına göre1, Neslişah Mahallesi’nde ikamet edenlerin %52’si oturduğu konutun mal sahibidir. Hem mal sahibi hem de kiracı olmayan yani yakınlarıyla oturanların oranı %9’dur. Geriye kalan %39 oranındaki semt sakini kiracıdır . Mevcut ailelerinin %52-%61 arasındaki bir bölümünün çok uzun yıllardan beri bulundukları konutları kullandıkları anlaşılmaktadır.

Söz konusu mahallelerde yaşayan 571 haneden halen yaklaşık 475 ailenin bölgede yaşamaya devam etmekte olduğu bildirilmiştir. Genellikle ortak bir avluya açılan 5-8 haneden oluşan mekanların koşulları evleri yıkılan ailelerin akrabalarla aynı haneyi paylaşması nedeniyle daha da güçleşmiş durumdadır.

Bölgede yaklaşık 80 ev boşaltılmış ve yıkılmış durumdadır. Evler sonradan oturulmayı engellemek amacıyla pencereleri kırılmış ve çatıları yarı yıkılmış durumdadır. Bu durumda olup da duvarları ve kolonları ayakta olan bazı binaların içinde hala yaşayan insanlar bulunmaktadır. Yine aynı amaçla çuvallara konmuş molozlar, boşaltılmış evlerin girişlerine doldurulmuştur.

Bölgede 25 evin proje kapsamında tescillendiği belirtilmiştir.

Temiz İçme ve Kullanma Suyu:

Ev sahiplerinin semti terk etmesi ve/veya boşaltma kararına onay vermesi kiracıları da zor durumda bırakmıştır. Düşük sosyoekonomik düzeye sahip ve bu nedenle düşük bedellerle oturdukları evlerinden çıkmak istemeyen ve çoğunluğu semt doğumlu kiracılar şebeke suyunun çeşitli gerekçelerle kesildiğini ve yaklaşık 7-8 aydır temiz içme kullanma suyuna sahip olmadıklarını belirtmektedirler. Borcu nedeniyle suyu kesik olan kiracılar borç bedelini taksitlendirerek ödeme girişiminde bulunmalarına rağmen kendilerine sularının açılmayacağının bildirildiğini ifade etmektedir. İçme ve kullanma suları mahallede bulunan iki adet çeşmeden taşıma yoluyla sağlanmaktadır. Bu nedenle çok sayıda evin girişinde küçük pet şişeler içinde istiflenmiş sulara rastlanmıştır. Bunun yanında bazı ev ve iş yerlerinde açılmış kuyulardan da su temin edildiği bildirilmiştir.

Katı ve Sıvı Atık Şebekeleri:

Mahalle sakinlerinin bildirimlerine göre kanalizasyonlar sıklıkla tıkanmaktadır. 2005’ten bu yana kanalizasyon şebekesi ile ilgili sorunların defalarca kez belediyeye bildirilmiş olduğu başvuru tarihleriyle belirtilmiştir. İncelememizde bazı evlerin gider borusu uclarının açık olarak doğrudan sokağa verildiği, sokaktaki bir kanalizasyonun üzerinin de tahta bir kapak ve taşla sağlıksız bir biçimde kapatıldığı belirlenmiştir. Kişiler kendi imkanları doğrultusunda tıkanan kirli su sisteminin onarımı için girişimde bulunduklarını inceleme ekibine örnekleriyle göstermiştir.

Çevre Sağlığı ve Belediye Hizmetleri:

Bölgedeki yıkımların hafriyat ve molozları, komşu evlerde barınanlar için solunum rahatsızlığı risklerinin yanı sıra bina statiğine dair riskleri de ortaya çıkarmaktadır. Özellikle çocukların oyun alanı haline gelen yıkıntılar çeşitli fiziksel yaralanma ve kaza riski de yaratmaktadır. İTO Heyeti’nin incelemeleri sırasında mahalle sakinleri ile yapılan görüşmelerde hafriyat alanlarında meydana gelen kafa ve uzuv yaralanmaları nedeniyle tedavi gören çocuklar olduğu ifade edilmiştir. Nitekim 22 Nisan 2008 tarihinde belediyeye hafriyatın kaldırılması için dilekçe verilmesinden bir gün sonra hafriyat alanında oynayan bir çocuğun yaralandığı belirtilmiştir. Ayrıca mahalle sakinleri yıkıntılar arasında fare ölüleri ve çeşitli türden haşaratın bulunduğunu ifade etmişlerdir.

Yıkılan evlerin molozlarının uzaklaştırılmamasının yanında bölge, dışarıdan getirilen hafriyatın döküldüğü bir açık alana dönüşmüştür. Görüşmeler sırasında her iki mahalleyle Fatih belediyesi İGDAŞ Yüzme ve Spor Tesisleri ile sınırındaki bölgeye dışarıdan getirilen hafriyatın döküldüğü belirtilmiştir. Söz konusu bölgede mevcut yolun orta şeridini de içine alacak şekilde siyah plakalı kamu araçlarınca yaya ve araç trafiğini aksatacak ve güvenliği tehlikeye sokacak şekilde hafriyat boşaltıldığı ve herhangi bir güvenlik önleminin de alınmadığı inceleme sırasında da gözlenmiştir. Hafriyat alanına yaklaşık 50-100 metre yakınlıktaki evlerde yaşam devam etmekte olup hafriyat alanının hemen yanında tescil edilmiş evde yaşayanların tozdan rahatsız oldukları için sahibi oldukları evi terk edip yine aynı mahallede başka bir eve kiracı olarak taşınmış oldukları öğrenilmiştir.

Bölgede birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumunda da aksaklıklar olduğu göze çarpmaktadır. Bağışıklaması olmayan veya yarım kalan çok sayıda çocuğun bulunduğu ve bölgeye bağışıklama hizmeti için herhangi bir sağlık ekibinin gelmediği ifade edilmektedir. Çocukların bağışıklanması amacıyla gönüllülerden oluşan bir ekibin ancak 15 çocuğu bölgenin yararlandığı Karagümrük’teki sağlık ocağına götürebildiği öğrenilmiştir. Bölgedeki sağlık sorunlarının incelenmesine yönelik İl Sağlık Müdürlüğü’ne 6 Haziran 2008 tarihinde verilen dilekçelerine bugüne kadar herhangi bir cevap alamadıklarını belirtmişlerdir.

Bölgede halen sürdürülmekte olan tek belediye hizmeti çöplerin toplanmasına ilişkindir.

Projenin toplumsal yaşama ve kültüre etkileri:

Bölgede yaşayan çok sayıda semt sakini ile inceleme heyetimizce yapılan söyleşilerden kentsel dönüşüm kapsamında bölgede gerçekleştirilen çalışmaların insanlar üzerinde dışlanmışlık hissi yarattığı, bölge halkının büyük bir kısmının projeye rağmen yerleşim yerini terk etmek istemediği anlaşılmaktadır. Bu bulgu daha önce yapılan araştırmalarda da belirtilmektedir.

Bölge halkının çoğunluğu gelenek-görenekler açısından mahallelerinin kendine özgü bir kültürü olduğunu düşünmekte ve dayanışma-yardımlaşma ilişkilerinin güçlü olduğuna inanmaktadır ve bundan sonra yaşamaları için adres olarak gösterilen Taşoluk bölgesinde bu yapının devam edeceğine dair inaçları zayıftır.

Bölge sakinleri, proje süreci ve gelinen noktadaki sonuçların da etkisiyle, bölge dışından herhangi bir amaçla gelen ekip, kurum, vb. ye karşı tepkilidir. Gerek Proje kapsamında sürekli çalışma yürüten proje tespit ekiplerinin, gerekse bölge halkıyla dayanışma ve yerleşim yerinin koşullarının değerlendirilmesi amacıyla bölgeyi ziyaret eden inceleme ekiplerinin fazlalığı bölge halkının da dikkatini çekmektedir. Bu durumun bölge halkında sosyal ve kültürel dokunun korunmasına yönelik güvensizliği ve gelecek endişesini tetiklemiş olması olasıdır. İTO Heyeti’nin Sulukule Platformu ve Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma gönüllüleriyle birlikte yaptığı inceleme ve gözlemler sırasında bu tür bir güven veya iletişim sorunu yaşanmamasına rağmen görüşmeler sırasında bölge sakinleri bu türden tepki ve endişelerini dile getirmiştir. Sekiz-on yaşlarında iki kız çocuğunun incelemelerimiz sürerken yanımıza yaklaşıp, “evlerimiz yıkılacak mı?” diye sormaları bu endişe ve güvensizlik ortamının çocukları da doğrudan etkilediğini gösteren çarpıcı bir örnektir. Bölge halkı, olumsuz sağlık koşulları altında daha da ağırlaşan fiziksel ve çevresel sağlık risklerinin yanı sıra; doğup büyüdükleri evlerini ve alışkın oldukları sosyo-kültürel çevrelerini kaybetme endişesiyle ruhsal sağlık riskleriyle de karşı karşıyadır. Özetle Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımıyla yaklaşıldığında bölge halkının sağlığının çok yönlü olarak risk altında bulunduğu, çözüme yönelik acil bir eylem planına gereksinim olduğu söylenebilir.

SONUÇ VE ÖNERİLER:

• Yaklaşık 3 yıldır Fatih Belediyesi Edirnekapı Semti, Neslişah ve Sulukule Mahallerini de kapsayan Kentsel Dönüşüm Projesi bölge halkı tarafından desteklenmemektedir.

• Projenin bölgenin yeni dokusunda bölge sakinlerinin yaşam alanlarına ve tercihlerine izin vermeyen hedefleri, bölge halkında dışlanmışlık ve sosyokültürel yaşam alanlarını koruma duygusuyla bölgeden ayrılmaya karşı direnç oluşturmuştur.

• Bölge dışında başka bir yerleşim yerinde yeni bir hayat kurmak için yeterli gelire sahip olmayan, çoğunluğu yoksul ve sosyal güvenceden yoksun kiracı ailelerin bölgeden ayrılması yaşamsal bir tehdittir.

• Yerleşik halk yıkımın sürdüğü bölgede önemli sağlık riskleriyle karşı karşıyadır. Çok katlı binaların kısmen yıkılmış olması ve hafriyatın toplanmamış olması özellikle çocuklar için fiziksel yaralanma ve kazaları beraberinde getirmektedir. Kısmen yıkılmış binalar, çevredeki evlerin yapı güvenliğini tehdit etmektedir.

• Evlerin çoğunda şebeke suyu kesiktir ve halk mahalle çeşmelerinden taşıma yoluyla içme kullanma suyunu temin etmeye çalışmaktadır. Bu durum özellikle içinde bulunduğumuz yaz aylarında bulaşıcı hastalık riskini artırmaktadır.

• Bölgede Belediye tarafında sürdürülmekte olan tek hizmet çöplerin toplanmasıdır.

• Bölgenin atık su sistemindeki sorunlar onarımına yönelik başvurulara rağmen uzun bir süreden beri devam etmektedir. Onarılmamış alt yapı sistemi nedeniyle yol üstünde açıktan akan atık sular özellikle yaz aylarında çevre sağlığı için önemli bir tehdit oluşturmaktadır.

• Bölgede aksayan birinci basamak sağlık hizmetlerinin ivedilikle yeniden işler hale gelmesi için İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün gerekli düzenlemeyi yapması zorunludur.

• Bölgede hala yaşamaya devam eden halkın sağlığını tehdit eden fizik çevre sorunlarının Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından ivedilikle giderilmesi ve bölge halkının sosyo- kültürel yaşam ve yerleşim tercihlerini dikkate alan düzenlemelerin yapılması temel sağlık ve insan hakları bağlamında bir zorunluluktur. Bu bağlamda bölge halkında ruhsal çöküntü yaratan yıkımların durdurularak, insanların kaygılarını, gelecek endişelerini ve oluşmuş bulunan mağduriyeti giderecek girişimlerin planlanması gereklidir.


İSTANBUL TABİP ODASI HEYETİ

Dr. Özlem Sarıkaya (Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi)
Dr. Selma Karabey (İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi)
Dr. İlker KAYI (İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi)
Yeşim Yasin (İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi)
Gözde Yeşiltepe (İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi)
Dr. Hüseyin Demirdizen (İTO Genel Sekreteri)

17 Temmuz 2008 Perşembe

Sulukuleli Kiracılar Soruyor: Neden Hak Sahibi Yapılmadık?






Ev edinme hakkı sahibi olmak isteyen 200 aileden 70 tanesinin dilekçeleri belediye’ye sunuldu. 70 dilekçe sahibi yanlarında eşleri, çocukları,kayınvalideleri, gelinleri, anneleri, babaları olmak üzere ile belediye meclis odasına kabul edildiler. Basın ve Sulukule Platformu gönüllülerinin eşliğinde dilekçelerini belediye yetkililerine sundular.Sorularını sordular.

SULUKULELİ KİRACILAR OLARAK SORUYORUZ: “NEDEN HAK SAHİBİ YAPILMADIK?”

Bizler, Neslişah ve Hatice Sultan Mahallelerinde ikamet eden kiracılarız. Kimimiz burada doğduk büyüdük; hatta ninelerimizin, dedelerimizin mezarı Edirnekapı’da. Kimimiz senelerdir bu mahallelerde yaşıyoruz; çocuklarımız Hattat Rakım, Akşemsettin, Neslişah İlkokullarında eğitim görüyor. Genel ve yerel seçimlerde yine burada oy kullandık. Nüfus ve ikametgah kayıtlarımız burada.
Semtimizde Fatih Belediyesi tarafından “Kentsel Yenileme Projesi” kapsamında bir kısım kiracıya konut hak sahipliği tanındı, ama bizler dışarda bırakıldık. Bugüne kadar Fatih Belediyesi yetkililerine sorduğumuz sorulara cevap verilmedi. Neden hak sahibi olmadığımızı bilmiyoruz.
Bu nedenle Bilgi Edinme Kanunu’nu uyarınca Belediye’ye dilekçelerimizle müracaat etmeye karar verdik. Fatih Belediyesi yetkililerinden neden hak sahibi yapılmadığımızın cevabını en kısa zamanda bekliyoruz.
Hak Sahibi Yapılmayan Kiracı Aileler

Değer Tespit Komisyonu Sulukule'de


Belediye’nin kendisiyle anlaşmayı reddeden mülk sahiplerine, uzlaşmak için son 15 gün kaldigini belirten tebligatlarinin gelmeye basladiği günlerde, mahallenin baska ziyaretcileri de oldu. Ellerinde metreler, kimi binaların cephe boyunu ölcüyorlardı. “Bu da nesi?” demeye kalmadan, mahkeme tarafından görevlendirilmiş değer tespit komisyonu olduklarını öğrendik. Anlasildi ki, Sulukule’nin direnen son mülk sahiplerine yakinda mahkemeden kamulastirma tebligatları da gelecek

10 Temmuz 2008 Perşembe

Sulukule Platformu, UNESCO tarafından hazırlanan raporu açıkladı

Özlem ZORCAN - 7 Temmuz 2008, Birgün

İstanbul Sulukule Platformu, UNESCO tarafından hazırlanan raporu açıkladı. Raporda, kentsel dönüşüm projesi ‘soylulaştırma’ olarak tanımlanıyor. Soruna, korunma ve sosyal gereksinimlerle yerel toplulukların kimliğinin dengelendiği bir çözüm bulunmasının istendiği UNESCO raporunda, “Sulukule’de çalışmalarda bulunan heyetimiz, özellikle, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi, Eminönü Belediyesi ile sivil toplum tarafları arasında işbirliği ve yönetim, özellikle de izleme konularında şeffaf düzenlemelerin yapılmış olduğundan kuşkuludur” denildi.

Raporda, “Süleymaniye’deki dokuz tarihi evin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir firma (KİPTAŞ) tarafından yasadışı biçimde yıkılması, Fatih Belediyesi tarafından Zeyrek’te dört tarihi evin yıkılması ve Fatih Belediyesi’nin yaptığı, geleneksel müzik icra eden eski bir Roman yerleşimini yerinden etmeyi içeren soylulaştırma projesiyle Sulukule’deki sorun ortaya konmaktadır” ifadesi yer aldı.

“Süreç Hızlandırılıyor”
Daha önce tarihi yapıların onarımına izin almak için bile çok uzun zamanın gerektiğinin belirtildiği raporda şunlar kaydedildi:”Projelerin hızlandırılabilmesi ve bürokratik konulardaki sürecin kolaylaştırılması için yenileme alanı olarak tanımlanmış bölgelerle sınırlı olmak üzere ‘İstanbul Kentsel Yenileme Alanları Kültür ve Doğa Mirası Koruma Bölge Kurulu’ hayata geçirildi. Belediye, yenileme yapmak istediği alan için kurula başvurmaktadır. Kurul, göreve başladığı 12 Temmuz 2007’den bu yana dört ay içinde 250 projeyi onaylamıştır.”

Sulukule Kentsel Yenileme Alanı’nın 2005’te Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edildiğinin projenin Fatih ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile TOKİ arasında yapılan bir anlaşma çerçevesinde yürütüldüğünün hatırlatıldığı raporda şunlar kaydedildi: “Proje uzun bir zamandır burada yerleşik olan Roman topluluğunun, şehrin geleneksel müzisyenlerinin yerlerinden edilip şehrin batısına, uzaktaki Taşoluk’a gönderilmesini içermektedir. Romanlara özgü tek katlı avlulu evlerin yerini, bölgenin mevcut kentsel dokusunu kökten bir biçimde değiştirecek olan, aralarında yeni bir otel ve yeraltı otoparkının da olduğu daha yüksek binalar alacaktır” denildi.

Sulukule Platformu tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada ise, dünya çapındaki tarihi yerleri koruma literatürüne göre ‘soylulaştırma’ sözcüğünün neredeyse suç işlemekle özdeş anlama geldiği belirtilerek, “Rapor hasır altı edilmeden dikkate alınmalıdır. Sulukule’de hiçbir şeye aldırmadan sürdürülen yasadışı ve uluslar arası anlaşmalara aykırı uygulamalara son verilmelidir” denildi.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Sulukule Projesi Gözden Geçirilecek

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9389280.asp

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, UNESCO'nun önerileri doğrultusunda Sulukule'de yapılacak yapıları tekrar gözden geçireceklerini belirterek, “TOKİ'nin yapmakta olduğu çalışmayı Fatih Belediyesi ile tekrar inceleyip daha hangi noktaya geliriz, ona bakacağız” dedi.

Topbaş, belediyenin Saraçhane'deki binasında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin “UNESCO'nun Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi'ni onay vermediği” yönündeki iddialara yönelik sorularını yanıtladı.

UNESCO'nun üzerinde durduğu ve açıklamalarının yer aldığı raporun kendilerinde olduğunu belirten Topbaş, raporda çalışmaların aksamadan devam etmesi gerektiğini gördüklerini ve bu konuda bir endişeleri olmadığını söyledi.

Raporda “spesifik olarak üzerinde durulan noktalar bulunduğunu, bunlardan birinin de Sulukule olduğunu” ifade eden Topbaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Buradaki kültür, bu kentin hayatından bir parçanın yok olmaması. Öngörülen bu. Oradaki mevcut barakaları kaldırıp da katlı apartmanlar yapılmaması. Biz de bunu öngörüyoruz, doğrudur. Yalnız bir gerçek var. Ben bunu UNESCO Başkanı'na da arz ettim. Siz bir ailenin yaşayabileceği, minimum insani boyutlardaki bir mekanı tasarladığınız takdirde oradaki aile sayısı sığmıyor.

İki seçenek var. Ya 'Burası böyle kalsın, bir odada iki aile yaşasın, leğende çamaşırını yıkasın ya da yıkansın, suyunu sokağa atsın. Bu yaşama devam etsin' diyeceksiniz. Bu medeni şehre yakışmaz... Ya da insan gibi yaşam alanları üretmeniz, insan gibi yaşam alanı ürettiğiniz zaman da bu kadar insan buraya sığmıyor. Bunun çözümü nasıl olur?”

Kadir Topbaş, orada yaşayan insanların çevre dokusuna uyumlu, doğru yapılar yapılması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bu tercihi yaptığınız zaman, yani burada yaşayan insanları, bir iki katlı o bölgeye uygun yapılara koyduğunuz zaman, bir büyük bir çoğunluğu da almış oluyorsunuz, bir kısmı da arta kalıyor. 'Yer yer iki katlı yerine tek katlı yapalım' denirse, daha az insan barındırabileceksiniz. Peki diğerlerini ne yapacaksınız? Bir de olayın bu boyutu var. Bunu UNESCO Başkanı'na anlattık, 'Öneriniz nedir? nasıl çözeriz?' diye sorduk. Şifahi olarak 'Haklısınız' dedi.”

-“İKİ SEÇENEKTEN BİRİ”-

Topbaş, bu değerlendirmeyi yaparken, bu iki durumdan başka seçenek olmadığını belirterek, “Bunlardan birini tercih etmemiz gerekiyor; ya bırakacaksınız ya da minimum ölçülerde... Belki 55-60 metrekarelik, mutfağı, banyosu, odası olan birimler yapacaksınız, o zaman da oraya sığabilecek aile sayısı belli” diye konuştu.
İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacağını anımsatan Topbaş, şu görüşleri dile getirdi:
“Kültürümüzü yok etme adına bir adım atmamız mümkün değil. İnsanları mağdur etmeyi de asla düşünmüyoruz. Maalesef bu gibi olaylardan siyasi rant bekleyenler, gidip bir takım manipülasyonlarla araya giderek bir takım hava oluşturmaya çalışanlar var. Bunlar siyaset değil, İstanbul'u bir yere götürmez, siyasette prim yaptırmaz.

Doğru olan nedir? Bizde tabi ki burada yapılacak yapıları tekrar gözden geçireceğiz. TOKİ'nin yapmakta olduğu çalışmayı Fatih Belediyesi ile birlikte tekrar inceleyip daha hangi noktaya geliriz, ona bakacağız.”
Projeyi çevre mahallelere yaymalarının da mümkün olmadığını ifade eden Kadir Topbaş, bu kez de o mahalledeki insanların haklarının savunulmasının gündeme geleceğini söyledi.


http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/108215/unesco-elestiriyor-topbas-tebrik-saniyor

UNESCO Eleştiriyor, Topbaş Tebrik Sanıyor

UNESCO'nun Dünya Mirasını Koruma Komitesi raporunda Sulukule, Sultanahmet, Süleymaniye, Zeyrek gibi pek çok semtteki projeler eleştiriliyor. Ancak Topbaş raporun İstanbul'un geldiği noktayı takdir ettiğini söylüyor.

6 Temmuz 2008 Pazar

UNESCO'nun İstanbul Raporu sunuldu

http://www.ihlassondakika.com/detail.asp?id=44611

http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp?PID=318&haberID=477696

Mayıs ayında tarihi ve kültür mirası alanlarında denetleme yapmak için İstanbul'a gelen UNESCO heyeti raporunu tamamladı. Rapor, Kanada'daki Dünya Kültür Mirası Toplantısı'nda sunuldu.

Raporda Haliç üzerinde planlanan Metro Köprüsü, Süleymaniye'de yıkılan ahşap evlere ve Sulukule'deki uygulamalara yönelik eleştiriler var. Türkiye rapora ilişkin savunmasını yapacak.

Birleşmiş Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü Dünya Mirasını Koruma Merkezi heyeti üyeleri, 2 ay önce İstanbul'daydı. Heyet, İstanbul'un kültürel varlıklarını inceledi, raporunu hazırladı ve kentin dünya mirası listesinde kalması için görüşlerini ortaya koydu.

UNESCO raporuna göre, yerleşim alanı geliştirme odaklı kentsel yenileme projeleri, dünya mirası sayılan çekirdek alanlar için uygun değil.

Bu nedenle, bu tür kentsel yenileme projeleri yeni yapılaşmalarla değil, varolan tarihi yapıların yerinde korunması ile gerçekleştirilmeli.

Rapora göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Haliç'e inşa etmeyi planladığı Metro Köprüsü, Tarihi Yarımada'nın görsel bütünlüğü için bir tehdit.

UNESCO, köprünün 65 metre yüksekliğindeki kablolarla Haliç'in üzerinde asılı olmasının Süleymaniye'nin görsel bütünlüğüne zarar vereceğini savunuyor. Türkiye'ye de yeni bir proje için 1 Şubat 2009'a kadar süre veriyor.

Heyetin, ahşap yapılar ve restorasyon konusunda da beklentileri var. Ahşap evler konusunda en çarpıcı eleştiri İstanbul Büyükşehir'e bağlı KİPTAŞ'a yönelik.
Heyete göre, KİPTAŞ'ın "Osmanlı döneminin en önemli tarihi eseri" diye nitelediği Süleymaniye'de 9 ahşap evin yıkılması tarihi yapıların korunması misyonuna uygun değil.

Raporda da, KİPTAŞ'ın bu evleri 'orjinal planlarına uygun olarak yeniden inşa etmesi isteniyor. Raporda öne çıkan bir başka bölüm Sulukule.

Fatih Belediyesi ve TOKİ işbirliğiyle gerçekleştirilen uygulamalar birkaç başlık altında eleştiriliyor. Rapora göre,

- Dünya Mirası alanı için oluşturulan yönetim yapısı şeffaf değil, koordinasyon hala bir sorun.
- Proje bölgenin "soylulaştırılma"sını, özgün sakinlerinden arındırılıp, daha varlıklı bir kesmin oturumuna açılmasını hedefliyor.
- Romanlar yerlerinden ediliyor, kentin uzağına gönderiliyor.
- Bölgeye özgü tek katlı, avlulu evlerin yerine daha yüksek binaların yapılacak olması mevcut dokuyu kökten değiştirecek.

Bu çerçevede, Türkiye'ye Sulukule'nin sakinlerini yerlerinden etmeyecek bir çözüm ve yerel unsurların kimliklerinin korunmasıyla sosyal gereksinimler arasında bir dengenin bulunması çağrısı yapılıyor.

UNESCO'ya göre, Bizans surlarının koruma ve restorasyonunda da 'yanlış malzeme seçimi, aşırı restorasyon' gibi sorunlar var. Raporda Four Seasons Oteli inşaatı iki yönlü değerlendiriliyor. Bizans Büyük Sarayı üzerindeki inşaatla ilgili etki değerlendirmesinin zamanında hazırlanmayıp, onaya sunulmaması eleştiriliyor.

Kazılarda ortaya çıkan kalıntıların ziyaretçilere açılmasına olanak sağlayan çözümler üretilmesi ise övülüyor. Türkiye, Kanada'da düzenlenen Dünya Kültür Mirası toplantısında sunulan UNESCO raporuyla ilgili savunmasını yarın yapacak.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Uzlaşma'ya davet: ya uzlaşırsınız, ya uzlaşırsınız

19 Şubat : Evi boşaltın, Kiracınızı çıkarın


27 Haziran, Belediye ile uzlaşın


Kamu Kurumlarına Dilekçeler, Dilekçeler, Dilekçeler,....

26 Mayıs 2008

Sayın İstanbul Valiliği İnsan Hakları Komisyonu,

Sulukule’de uygulanmakta olan yenileme projesi orada yaşayanların barınma ve yaşam haklarını ellerinden aldığı için T.C. Anayasası’na aykırıdır.

Mahallelilerin söz konusu yenileme projesine açtıkları dava metninin insan hakları ile ilgili bölümünü aşağıda dikkatinize sunarız :

İptalini istediğimiz proje ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmenin, konuta ve özel yaşama ve aile yaşamına saygı gösterilmesi hakkı, ( 8. Madde) Ayrımcılığa maruz kalmama hakkı ( 14. Madde) ile 1. Ek protokol 1. Maddede düzenlenen mülkiyetin korunması haklarına aykırıdır.

Platformumuz 3 yıldır mahallede çalışmaktadır. Bu çalışmaların İnsan Hakları ile ilgili bölümü hakkında basında yer alan haberlerden bir derlemeyi ekte bulabilirsiniz. (ekli 4 adet haber) .

Proje hakkında belediyenin öne sürdüğü bilgilere karşı platformun yaptığı ve bikaç hafta önce Radikal Gazetesi’nde yayınlanan açıklamayı da ekte bilginize sunuyoruz.

Ayrıca şimdiki son duruma göre, aşağıda kısaca sıraladığımız sebeplerle Sulukule Yenileme Projesi İnsan Haklarına aykırı bir uygulamadır.

1- Mahalelinin barınma hakkı elinden alınıyor. Her koşulda asla ödeyemeyecekleri
maliyetlerle karşılaşıyorlar. Yıkımlar sırasında evlerde yaşayanlar sokağa atılıyor, barınma hakları zorla ellerinden alınıyor.
2- Mahallelinin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ellerinden alınıyor. Hiçbir önlem alınmaksızın yıkımlar yapılıyor. Molozlar mahallede tutuluyor. Yarısı yıkılmış çökme tehlikesi olan binaların öylece bırakılıyor, çevresinde önlem alınmıyor. Çocukların yıkık binalarda oynarken, yaralanıyor, sakatlanıyorlar. Mahallenin
ortasında akan pis sular, ucu açık elektrik kabloları sağlığı sürekli tehdit ediyor.
3- Mahallelinin eğitim hakkı ellerinden alınıyor. Bu değişim ve belirsizlik sürecinde çocuklar okula gidemiyorlar.
4- Mahallelinin çalışma hakkı ellerinden alınıyor. Geçim kaynakları olan at arabalarına el konuluyor. Seyyar satıcıların tezgahlarına el konuluyor.
5- Mahallelinin mülkiyet hakkı ellerinden alınıyor. Vatandaşın tapulu malını istediği şekliyle değerlendirmesi engelleniyor. İmar durumuna uygun şekilde istediği biçimde konut yapması mümkün olmadığı gibi, arsasını örneğin boş tutması da mümkün değildir. Mülk sahibi vatandaşa, belediye’nin yapacağı konutu kabul etmek, ya da mülkünü belediyeye satmak dışında bir seçenek tanınmaması mülkiyet haklarının engellenmesi anlamına gelmektedir. Üstelik ilan edilen acele kamulaştırma kararında herhangi bir kamu yararı yoktur. Belediye vatandaşın mülküne, kamu yararı için değil, yine özel konut yapmak için el koymak istemektedir.

Proje bu şekliyle uygulandığı takdirde halihazırda çok yoksul olan yaklaşık 1500 kişi sokakta kalacaktır. Tarihi bir mahalle özgün kültürü ile birlikte kaybolacaktır.

Komisyondan ricamız,

1- yıkımların hemen durdurulmasının sağlanması
2- mahallede sağlığı tehdit eden molozların temizlenmesi
3- tapu kayıtlarının ve el değiştirmelerin açıklanmasının sağlanması
4- satışların iptal edilmesinin istenmesi
5- sözleşmelerin iptalinin istenmesi

Saygılarımızla,
Sulukule Platformu

12 Haziran 2008

TMMOB
İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’na

Değerli Kurul Üyeleri

Fatih Belediyesi’nin “yenileme alanı” ilan ettiği Sulukule (Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri) sakinlerinin büyük çoğunluğu hala mahallede yaşamayı sürdürdüğü halde, yine aynı belediye eliyle, tam bir afet bölgesine çevrilmiş durumdadır.

Tıpkı 1999 depreminde olduğu gibi, kamu kuruluşları (Belediye, Valilik, Kaymakamlık, Savcılık, İl Sağlık Müdürlüğü) yaptığımız sayısız başvuruya ya ilgisiz kalmakta, ya da çok yavaş harekete geçmektedir. Oysa mahallede, başta barınma hakkı olmak üzere, insan ve çevre sağlığı tehdit altında bulunmaktadır; kültürel ve tarihi miras yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Barınma:
-Halen mahallenin yaklaşık üçte biri yıkılmış bulunmaktadır. Yıkımlar sürdüğü takdirde çok yoksul 100 kadar aile doğrudan sokakta kalma riski ile karşı karşıyadır. Bu insanların barınma sorunun çözümü için kısa vadede acil önlemler düşünmek gerekmekte.

Can güveliği:
-Belediye tarafından kısmen ya da tamamen yıkılan evlerin enkazı sayısız başvuruya rağmen kaldırılmamaktadır. Moloz yığınları özellikle çocukların sık sık kaza geçirmesine neden oluyor. Mevcut şartlarda en azından, çocukların bu alanlarla irtibatını kesmeye yönelik tedbirler alınması gereklidir.

Su ve tuvalet ihtiyacı:
-Evlerin önemli bir bölümünde su kesiktir. Semt sakinlerinin önemli bir bölümü, su ihtiyacını mahalledeki iki adet çeşmeden taşıyarak karşılamaktadır. Güvenli içme ve kullanma su sağlanamazsa, kaçınılmaz olarak önemli sağlık problemleri ortaya çıkacaktır.

-Evleri yıkılan ailelerin bir bölümü mahalledeki akrabalarının yanına, ya da yarı yıkık durumdaki bazı evlere taşınmış bulunmaktadır. Bu evlerde ne tuvalet, ne de su bulunuyor. Molozlar ayrıca bölgede kanalizasyon sisteminde tıkanıklar meydana gelmesine neden olmakta, ISKI ana şebekedeki tıkanmaları gidermek üzere harekete geçmemektedir. Bölgede seyyar tuvaletlerin kurulması çok önemli bir ihtiyaçtır.

Yok olan tarihi miras:
-Mahallede sivil mimari örneği olarak tescilli yapılar birer birer tahrip oluyor. Fatih Belediyesi geçtiğimiz aylarda iki adet tescilli evi yıkmanın dışında (Sulukule Platformu gönüllüleri derhal savcılığa şikayette bulundu), bu yapıları boşaltmakta, ancak sonrasında hiçbir uyarıcı ya da koruyucu önlem almamaktadır. Böylelikle bu evler hurdacıların geçim kapısı haline gelmiş bulunmaktadır. Mahalledeki sivil mimari örnekleri için koruyucu ve uyarıcı önlemler almak gereklidir.

Sıraladığımız bu sorunların çözüm yolları için desteğinize ihtiyaç duyuyoruz. Konuyu gündeminize alır, düşüncelerinizden yararlanma ve çözüm için işbirliği yapma olanağı verirseniz çok seviniriz.

Sulukule Platformu

6 Haziran 2008
No: 62632


İSKİ Fatih Şube Müdürlüğüne
Fatih Istanbul

Sayın İlgili

Edirnekapı Neslişah Mahallesi Kuruçınar Sok. No: 7 civarında kanalizasyon sistemi ana şebekeden tıkanmış bulunmaktadır. Kanalizasyon suları sokakta akmakta, bu sıcak yaz günlerinde insan ve çevre sağlığı açısında büyük risk yaratmaktadır. Tıkanıklığın acilen giderilmesi konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Kuruçınar Sok. Sakinleri

not: yukarıdaki dilekçe Çevre Sağlık Müdürlüğü'ne de verilmiştir.


İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü
Peykhane Cad. No: 10
Çemberlitaş
İstanbul

Fatih Belediyesi, Fatih İlçesi’ne bağlı Neslişah ve Hatice Sultan mahallerinde, 2007 yılından bu yana, kimi mülk sahiplerinin talebi üzerine evlerini yıkmakta, ancak yıkım enkazını kaldırmayarak, molozları olduğu gibi mahalle ortasında bırakmaktadır. Yaklaşık 520 evin bulunduğu mahallemizde bu şekilde 75 kadar ev yıkılmış bulunmaktadır. Mahalle halkı aylardır yıkıntılar ortasında yaşamak durumunda bırakılmıştır. Belediye’ye yapılan müracaatlar bir sonuç vermemektedir. Enkaz nedeniyle çeşitli kazalar meydana gelmekte, çok sayıda çocuk yaralanmış bulunmaktadır. Son olarak 24 Nisan günü 7 yaşındaki Sezgin May eline bir beton parçasının düşmesi neticesinde sol elinden yaralandı ve yüzük parmağı koptu. Ayrıca birçok hanenin suyunun kesik olduğu mahallemizde, kaldırılmayan yıkıntı atıkları her türlü haşaratın yayılmasına neden olmakta, semtimizin sağlık koşullarını olumsuz etkilemektedir. Mahallemizde mevcut enkazın çevre ve halk sağlığını açısından etkilerinin Müdürlüğünüzce incelenmesini arz ederiz. Saygılarımla.
Sulukule Roman Kültürünü
Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı
Şükrü Pündük
Adres: Neslişah Mahallesi, Sarmaşık Sok. No: 47
Edirnekapı/Fatih


28 Mayıs 2008

Sayın Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu

Bizler Neslişah ve Hatice Sultan Mahallesi (Sulukule) mahallesinde doğup büyüyen dedelerimizden ninelerimizden miras kalan evlerde oturan mülk sahipleri ve kiracılar olarak size sesleniyoruz.
“ Kentsel dönüşüm” projesi nedeniyle Belediye önümüze kamulaştırmayı dayatınca, çoğumuz evlerimizi daha iyi fiyat veren üçüncü şahıslara satmaktan başka çare bulamadık. Çok azımız “ne olursa olsun vazgeçmeyiz” dedik ve “yenileme projesinden” ev almak üzere, mülkümüzü Belediye’ye devrettik. Şimdi ağır bir borç yükü altındayız.
Kimimiz ne sattık, ne de Belediye ile anlaştık. Umutla, bizleri mağdur etmeyen akılcı bir çözüm gerçekleşir diye bekliyoruz.
Kimimiz Taşoluk’taki TOKİ evlerine hak kazandık. “Açıkta kalmaktan iyidir” dedik; uzaklara gidiyoruz, nasıl ödeyeceğimizi bilemeden. Kimimiz adına elektrik ve su faturası yok diye Belediye tarafından kiracı kabul edilmedi ve bu haktan yararlanamadık. Nerede barınacağız, bilmiyoruz.
Kimimiz o kadar yoksuluz ki, Taşoluk için müracaat etmeye cesaret dahi edemedik. Sokakta kalma endişesi içinde yaşıyoruz.
Biz Neslişah ve Hatice Sultan Mahallesi’nin (Sulukule) sakinleri, ister mülk sahibi olalım, ister kiracı, ortak isteğimiz mahallemizde yaşamaya devam etmektir. Mevcut konutlarımız iyileştirilsin, sağlamlaştırılsın ve yine burada kalalım. Mahallemiz iyileştirilecekse bizler için iyileştirilsin.
Saygılarımızla

1 günde 300 imza toplanarak Valilik İnsan Hakları Komisyonu'na teslim edilmiştir


7 Mayıs 2008

Sayın Fatih İlçesi İnsan Hakları Kurulu,
Sulukule’den mahallelilerin söz konusu yenileme projesine açtıkları dava metninin insan hakları ile ilgili bölümünü aşağıda dikkatinize sunarız :
İptalini istediğimiz proje ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmenin, konuta ve özel yaşama ve aile yaşamına saygı gösterilmesi hakkı, ( 8. Madde) Ayrımcılığa maruz kalmama hakkı ( 14. Madde) ile 1. Ek protokol 1. Maddede düzenlenen mülkiyetin korunması haklarına aykırıdır.
Platformumuz 3 yıldır mahallede çalışmaktadır. Bu çalışmaların İnsan Hakları ile ilgili bölümü hakkında basında yer alan haberlerden bir derlemeyi ekte bulabilirsiniz (ekli 4 adet haber)
Ayrıca şimdiki son duruma göre, aşağıda kısaca sıraladığımız sebeplerle Sulukule Yenileme Projesi İnsan Haklarına aykırı bir uygulamadır.
1-Mahalelinin barınma hakkının elinden alınması, her koşulda asla ödeyemeyecekleri maliyetlerle karşılaşmaları.
2-Yıkımlar sırasında evlerde yaşayanların sokağa atılması, barınma haklarının zorla ellerinden alınması
3-Molozlarin mahallede tutulması
4-Yarısı yıkılmış çökme tehlikesi olan binaların öylece bırakılması, çevresinde önlem alınmaması. Çocukların yıkık binalarda oynarken, yaralanmaları, sakatlanmaları.
6-Bütün bu süreçte sokakta kalan insanların hiçbir destek alamaması.
7- Çocukların okula gidememeleri
8- At arabalarının insanların ellerinden alınması, çalışamamaları, çalışma haklarının ellerinden alınması
9- Seyyar satıcıların tezgahlarına el konulması, çalışamamaları

Proje bu şekliyle uygulandığı takdirde halihazırda çok yoksul olan yaklaşık 1500 kişi sokakta kalacaktır.

Saygılarımızla,

Sulukule Platformu


aşağıdaki dilekçenin aynısı MSGSÜ ve YTÜ ŞBPB Başkanlıklarına da verilmiştir.

21 Şubat 2008
Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanlığı'na

Bildiğiniz gibi kamuoyunda daha çok Sulukule olarak bilinen Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri’nin Kentsel Dönüşüm (Yenileme-Canlandırma) projesi hazırlanmış ve çeşitli revizyonlar sonrasında Yenileme Kurulu tarafından da onaylanmıştır. Sürecin başından beri çeşitli gönüllüler ve mahalle derneği ile yaşayanlarından oluşan Sulukule Platformu sürece müdahil olmaya çalışmıştır. Sulukule Platformu, bölgenin yenileme alanı ilan edilmesinden itibaren yapılan bütün tartışmaların, çalışmaların bir araya toplandığı ve konu ile ilgili herkesi kapsayan bir platformdur. Bu çerçevede projenin geldiği nokta ile ilgili bilgileri ekte dikkatinize sunuyoruz. Ayrıca, platformun çalışmaları ile ilgili bilgileri şu blog sayfalarından inceleyebilirsiniz:

www.40gun40gecesulukule.com
http://sulukuleyasasin.blogspot.com/
http://sulukulegunlugu.blogspot.com/

Gelinen nokta itibariyle, sözü geçen projeye ve yarattığı sorunlara olduğu kadar kentsel dönüşüm adı altında sürdürülen diğer projelere ve bunlara zemin hazırlayan mevzuata da yönelik objektif bir değerlendirme yapmak üzere şehir araştırmaları ve planlaması üzerine çalışan üniversitelerin ve şehir plancıları odasının görüş geliştirmesi önem kazanmıştır. Yukarıda sayılanlarla sınırlı olmayan üniversite birimlerinin ve meslek odalarının toplumsal sorumlulukları kapsamında böylesine tartışmalı ve İstanbul geneli düşünüldüğünde çok yüksek bir nüfusu etkileyecek bir konuda mesleki bilgi ve birikimlerini net bir şekilde ortaya koymaları bir gereksinimin ötesinde aciliyet haline gelmiştir.

Sulukule Projesi konusunda İstanbul’daki 3 Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün Öğretim Üyelerinin ve Şehir Plancıları Meslek Odasının duyarlı yaklaşımları ve desteklerinden aldığımız cesaretle, kurumsal kimliğiniz, mesleki bilginiz ve deneyiminizle sizleri bu konuda ortak bir tavır oluşturmaya davet ediyoruz.

Süreç içerisinde karşılaştığımız ve açıklayamadığımız; dolayısıyla kamuoyunun aydınlatılması gerektiğini düşündüğümüz başlıca soruları şöyle sıralayabiliriz:

Sulukule projesi bir kentsel dönüşüm projesi midir? Bir kentsel dönüşüm projesinde gözetilmesi gereken kriterler nelerdir? Kentsel dönüşümün toplumsal, sosyal, ekonomik bir kalkınma modeli olarak uygulanması mümkün müdür? nasıl başarılabilir ? Kentsel dönüşümün sadece fiziksel bir değişim olarak anlaşılıp uygulanmasının önüne nasıl geçilebilir ? Kentsel dönüşümün hiç kimsenin mağduriyetine sebebiyet vermeksizin, insanların yaşam koşullarını, mimari ve kentsel dokuyu iyileştirerek gerçekleşmesinin güvenceye alınması için neler yapabiliriz? Sulukule’de mahallenin, mahallelinin, hala canlı olan tarihsel kültürün, ve bu bağlamdaki kültürel çeşitliliğin yok oluşunun önüne nasıl geçeceğiz? Ortak bir kültürü paylaşan mahallelinin yerinde ve birlikte kalmasını nasıl güvence altına alabiliriz? Bir yandan dönüşüm projelerinden kaynaklanan mağduriyetleri önlerken, diğer yandan kurulmuş yaşama alanlarına saygı duyan bir kentsel dönüşüm projesi mümkün müdür? Büyük kentlerimizde yaşanan dönüşüm süreçlerinin ve özelinde Sulukule projesinin geleceği hakkında neler önerilebilir?

Kamuoyunun aydınlanma ihtiyacı olan bu konular üzerine ortak çalışmalar yapmak ve bu çalışmaların sonuçlarını yine ortak bir deklerasyonla kamuoyuna açıklamak konusunda sizleri sorumluluk üstlenmeye davet ediyoruz.

Saygılarımızla,
Sulukule Platformu



<