Dün Kuruçınar sokakta yıkım devam etti ve sokak korkunç bir hale geldi evini dönüşüme veren bir aile yıkılmasını istedi. Aynı zamanda bu aile halen dilekçelere itiraz yazıp "belediyenin işini yavaşlatttığımızı" düşündükleri için de benimle tartıştılar. Her neyse belediye yıkım yaparken bir kaç ailenin suyunu kesti zaten patlak olan kanalizasyon iyice patladı.Şu ana kadar da söz verdikleri halde ailelere su verilmedi. Mahalle iyice yaşanılmaz hale geliyor, gerginlik artıyor, hem bizlerin hem orada yaşayanların sağlık durumları her an bozulabilir çünkü gerçekten mikop içinde dolaşıyor, çalışıyoruz ve üşüyoruz. Hem orada kalan aileler hem de bizler ruhen de çökmek üzereyiz. Bir an olsun nefes alacak ya da bir yerde rahat çay içecek vaktimiz dahi olmuyor. Hiçbir şey durmuyor bir yandan yıkım bir yandan yokluk açlık çeken aileler...Nitekim Güllü Butu'nun 8 aylık oğlu, gelişim bozukluğunun üstüne yetersiz beslenme, sağlıksız koşullarda yaşayarak o evden o eve taşınma sürecine daha fazla dayanamadı, Haseki Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.Bu haberi aldığımda bu haber bile bana artık olağanmış gibi gelmeye başladı. Çünkü bu süreç bitmiyor ve yıkımlar, hak sahipliği konusunda belediyeden red cevabı gelen dilekçeler, yoksulluk,yokluk olanca hızıyla devam ediyor.
Ne zamana kadar nasıl daha dayanabiliriz bilmiyorum açıkçası.
Hacer Foggo