30 Haziran 2009 Salı

Salı günü : Çocuklarla karikatür, Bostan'da düğün hazırlıkları





Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Sayın Thomas Hammarberg pazar günü mahalleyi ziyaret etti

http://www.coe.int/t/commissioner/News/2009/090703VisitTurkey_en.asp

Mr. Hammarberg ve ekibi, yıkımlar sonucu mağdur durumda olan mahallelileri, Sulukule Roman Kültürü'nü Geliştirme ve Dayanışma Derneği yetkililerini ve Sulukule Platformu gönüllülerini dinlediler.




25 Haziran 2009 Perşembe

2009 Unesco Raporu'nda Sulukule ve 5366 sayılı kanunun Dünya Mirası'nın korunmasına tehdit oluşturması

................................................................................
No significant modification appears to have been made to urban renewal projects proposed within the framework of Law 5366 for the “Preservation by Renovation and Utilization by Revitalizing of Deteriorated Immovable Historical and Cultural Properties” and they have not been revised to constitute conservation plans appropriate for a World Heritage property.
The implementation in practice of Law 5366 therefore remains a significant potential threat to the integrity of the World Heritage core areas.
This is relevant not just for individual monuments but also for areas such as Sulukule, part of the property located near the Theodosian Walls where
the mission considered that there had been unacceptable loss of tangible and intangible attributes through the destruction of listed buildings and the dispersal of communities through a programme of gentrification by local authorities. This was referred to as a social project in the State Party report, but the mission considered that economic factors had been a dominant factor in the relocation of inhabitants.
Fatih Municipality has now submitted a development plan for the area within the framework of Law 5366. It was not possible for the mission to examine the detailed proposals, as they have been submitted for evaluation to the Protection Council, but an outline elevation shown to the mission appeared to involve the demolition of houses located on the Sea Walls and the construction of an imperial staircase in front of the walls framing the former palace of the Bulgarian exarch. This is a development rather than a conservation project and not the assistance to individual owners as recommended by previous missions.
.............................................................................
Many of the benchmarks agreed by representatives of the Turkish authorities during the 2006 mission and endorsed by the Committee at its 30th session were not met within the specified timeframe or have yet to be completed, and the same is true of many benchmarks recommended by the 2008 mission and endorsed by the Committee at its 32nd session. Progress in meeting such benchmarks is urgently needed.
Of the new financial and legal provisions recently put in place, of particularly concern are projects designed and implemented within the framework of Law 5366 for the “Preservation by Renovation and Utilization by Revitalizing of Deteriorated Immovable Historical and Cultural Properties” could result in a serious loss in authenticity, and that the wholesale demolitions of houses of the Roma minority in Sulukule (in the Theodosian Land Walls core area) indicate how potentially destructive such projects can be.

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1110065&Date=24.06.2009&b=Istanbul%20Dunya%20Kultur%20Mirasi%20listesinden%20cikabilir&KategoriID=24&ver=46

Unesco Dünya Kültür Mirası Komitesi’nin önünde, İstanbul’daki uygulamaları yerden yere vuran bir rapor var.Raporda özellikle Sulukule, Four Seasons inşaatı, Haliç’teki metro inşaatı eleştiriliyor

İspanya’nın Sevilla kentinde halen devam eden UNESCO Dünya Kültür Mirası Komitesi’nin genel toplantısında görüşülen Dünya Kültür Mirası taslak raporunda; Sulukule, Osmanlı döneminden kalma ahşap binaların korunması, Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli’ndeki ek inşaat, Haliç’teki metro köprüsü inşaatı ve İstanbul’un trafik mastır planı gibi uygulamaların İstanbul’un kültür mirasını tehdit ettiği değerlendirmesine yer verilerek, bu uygulamalardan dolayı Hükümet’e ağır eleştiriler yöneltildi.
2009 yılı Nisan ayında İstanbul’a gelerek incelemelerde bulunan UNESCO heyetinin gözlemlerine yer verilen raporun, 30 Haziran’a kadar sürecek olan toplantının sonunda kabul edilmesi durumunda İstanbul’un UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinden çıkarılması riski ortaya çıkacak. Sulukule Platformu sözcülerinden Viki Çiprut’a göre ise en iyimser senaryoyla heyet, gerekli düzenlemeleri yapması için Hükümet’e bir yıl daha ek süre verebilir.

‘UNESCO dikkate alınmadı’
Özellikle Sulukule ile ilgili olarak “tescilli binaların yıkılmasının yanı sıra yerel yöneticiler tarafından uygulanan soylulaştırma programı sonucu yerel toplulukların dağıtıldığı ve bölgenin somut ve somut olmayan değerlerinin kabul edilemez bir şekilde yok edildiği” tespitinde bulunan UNESCO heyeti, önceki yıllarda incelemelerde bulunan UNESCO heyetlerinin Hükümet’e sundukları inceleme raporlarının da dikkate alınmadığını belirtiyor.
Heyet raporunda özellikle, tarihi alanların yenilenmesi konusunda çıkarılan 5366 Sayılı Yasa’nın, koruma değil aksine yıkımlara ve tarihi değerlerin yok edilmesine yol açtığı açıkça belirtiliyor ve daha önceki raporlarda olduğu gibi bu yasanın değiştirilmesi tavsiye ediliyor.
UNESCO’nun taslak raporunda İstanbul’un kültürel mirasını tehdit eden uygulamaların her birine ayrı bir başlık açılarak yer verildi.

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=942036&Date=24.06.2009&CategoryID=77

http://www.ntvmsnbc.com/id/24978128/

http://www.cnnturk.com/2009/turkiye/06/24/unescodan.istanbula.agir.elestiri/532183.0/index.html

Istanbul heritage at risk, says report
Istanbul, 25/06/2009 - A report prepared by inspectors from UNESCO that is being debated currently by the body's world cultural heritage committee states the
government's policies are putting Istanbul's rich heritage at risk and the city is in danger of being removed from the list of heritage sites. A report has been submitted to UNESCO's world cultural heritage committee that puts Istanbul in a very bad light when it comes to preserving its heritage and threatens the city's status as a world heritage site.
The report especially criticized the gentrification project in the ancient Roma neighborhood of Sulukule and the constructions of the Four Seasons Hotel and the metro near the Golden Horn. The Turkish government was heavily criticized at the ongoing general meeting of the world cultural heritage committee of UNESCO in Seville, Spain. During discussions for a draft for the World Cultural Heritage report it was mentioned that Sulukule, the lack of efforts to preserve wooden buildings from the Ottoman era, the construction of an additional area for the Four Seasons Hotel in Sultanahmet, the metro bridge construction near the Golden Horn and the traffic master plan for Istanbul are threatening the cultural heritage of the city. It is also stated that inspection reports presented to the government have been disregarded.
Read more on http://www.hurriyet.com.tr/english/domestic/11936728.asp

21 Haziran 2009 Pazar

Sulukule’de Kentsel Dönüşüme Yakalanan Hayatlar…

Arkasında hiçbir kamu yararı bulunmayan bir rant projesi uğruna iyi kötü barındıkları evlerinden, memleketlerinden atılan yoksul Romanlar dört bir tarafa dağıldı. Pınar'ın foto-röportajı, Ozan'ın yazısıyla...

Surdibi’nin tarihi Roman mahallesi Sulukule geçtiğimiz Mayıs ayı ortasında yaşanan yıkımla ömrünün sonuna geldi. Her yaz sokaklarında düğün ve sünnet alaylarının 9/8’lik ritimlerle geçit yaptığı mahallenin yerinde, koskoca bir enkaz yığını yükseliyor. Yıkıntılar üzerinde hurda toplayıcıları hummalı bir faaliyet içinde; bu evlerde tüketilmiş hayatların demirini kapısından çerçevesinden, bakırını kablosundan ayırıyor. İnsanlardan, kültürden ve tarihten para eden ne kalmışsa, bir bir kamyonların üzerine istifleniyor.

Kentsel dönüşüm neredeyse herkesin birbiriyle akraba olduğu bu mahallede genç, yaşlı, kadın, erkek, kiracı, ev sahibi bütün insanların hayatını etkiledi. Burada herkes bir şeyini kaybetti; kimisi evini, kimisi işini, kimisi çocukluğunu, kimisi ömrünün en güzel yıllarını… Yine de bu hoyratlık mahallenin zenginlerine başka, yoksullarına başka türlü değdi. Yeryüzünden silinen tarihi semt ile birlikte, yaşlıları, yalnızları ve muhtaçları esirgeyen, koruyan mahalle dokusu da yok oldu gitti; insanlar birbirini kaybetti....

http://bianet.org/bianet/siyaset/115273-sulukule-de-kentsel-donusume-yakalanan-hayatlar?from=bulten

12 Haziran 2009 Cuma

Bilgi Üniversitesi'nde BM Zorla Tahliyeler Komisyonu Forum Toplantısı





Toplantının açılış konuşmasını Cihan U. Baysal yaptı. Konuşma metni şöyleydi :

Değerli Konuklar, Sevgili Dostlar, Sevgili Arkadaşlarım,
HOŞGELDİNİZ.

- ZORLA TAHLİYELER ve EV BOŞALTTIRMALAR üzerine BM HABITAT’a raporlar yazan Danışma Kurulu AGFE’den Prof Yves Cabannes ve Prof. Arif Hasan buradalar.
3 günlük yorucu bir maratondan sonra AGFE’nin İstanbul raporu şekillendi. Bu raporun altında yerel danışman sıfatı ile benim de imzam olacak ancak bu raporda onlarca arkadaşımızın emeği var, katkıları olmasa bu rapor ortaya çıkamazdı, teşekkür ederiz.
AGFE’nin yerel danışmanlar kadrosuna seçilmiş olmaktan onur duyuyorum.
Ancak gönül isterdi ki ne ben bu göreve geleyim ne de ülkem bu listede yer alsın.Çünkü benim bu kadroda yer almam demek Türkiye’deki zorla tahliyelerin tehdit edici bir boyuta vardığının göstergesi demek oluyor ki bu gerçekten kaygı verici.
Türkiye BM Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi’ne taraftır.Bu sozleşmenin 11.Maddesi gelmiş geçmiş tüm sözleşmeler içinde Barınma Hakkını-mülkiyetten bağımsız olarak,barınma hakkını –en iyi tanımlayan maddedir.Zamanla ve çağın gereksinimleri doğrultusunda bu madde 2 genel yorum ile güçlendirilmiştir.
Bu Sözleşme’nin 11.Maddesine atfen yazılan,7 nolu Genel Yorum zorla tahliye/ev boşalttırmalar üzerinedir. Burada zorla tahliyeden şu anlaşılmalıdır:
kişilerin, ailelerin ve/veya toplulukların kendi iradeleri olmaksızın oturdukları evden ve/veya topraktan geçici ya da daimi olarak ve uygun hukuki veya diğer koruma biçimleri sağlanmaksızın ve bu biçimlere erişim olmaksızın çıkarılmaları.
Gezdiğimiz bazı mahallelerde gördük ki Türkiye bunu ihlal etmektedir.

4 no’lu genel yorum ise, ‘yaşamaya elverişli konut hakkı’ tanımıyla çağın gereklerine göre 11. maddeyi yorumlar. Burada söz konusu olan, dört duvar ve bir çatıdan oluşan barınak değil, kişinin insan onuruna yakışan şekilde( BURADA ANAHTAR SÖZ İNSAN ONURUDUR!)ve güvencede yaşayabileceği, ekonomik olarak da erişebileceği bir sosyal haktır. Yorum, ‘yeterlilik’ kıstasını yedi alt başlıkta toplar: Kullanım hakkının yasal güvenliği/hizmet, malzeme ve altyapının niteliği/ekonomik olarak karşılanabilirlik
/oturulabilirlik/erişilebilirlik/iskân yeri ve kültürel yeterlilik.
Gördük ki Türkiye burada da sınıfta kalmıştır. Özellikle kentsel dönüşüm sonucu bulundukları mahallelerden tahliye edilerek TOKİ Bloklarına mahkum edilen mahalleler-ki çok net bir şekilde Sulukule/Taşoluk ve Ayazma-Tepeüstü/Bezirganbahçe örneklerinde gördüğümüz üzere-bir mağduriyetler silsilesi ile baş etmek zorunda bırakılmışlardır. Burada en görünür olan elbette ki ekonomik mağduriyetlerdir, borçlandırılarak aldıkları konutlarını ödemekte zorlanan yüzlerce aile, borçlarını ödemek için konutlarını satıp kentin çeperlerine doğru göç etmekte ve kentsel dönüşüm projeleri sonuçta kentsel sürgün projelerine dönüşmektedir. Ekonomik mağduriyetler görünürdür öte yandan içten içe sosyal ve kültürel mağduriyetler de kanamaktadır, sosyal ağlar,komşuluk ilişkileri ve dayanışma bozulmakta,bir apartman yaşamı/medeniyet diktesi ile kültürel haklar darmadağın olmaktadır.

Harvey’in bir alıntısından alıntılayarak,anlamını bozmadan ama cümleyi biraz da kendimce/kadınca tercüme ederek şöyle ifade etmek istiyorum:

Kentleri biz inşa ederiz, sonra kentler bizi dönüştürür ve sonuçta nasıl insanlar olduğumuzu inşa ettiğimiz kentler tayin eder, der Harvey.
Bugün inşa ededurduğumuz beton blokların arasındaki mağduriyet ve ihlal çığlıklarını duyamıyorsak, göremiyorsak,
Bugün yıkıntılar ve molozlar arsında sokaklara terk ettiğimiz aileleri, yaşlı ve hastaları ve elbette çocukları bilmiyorsak, bilemiyorsak önce kendimize bakıp ne tür insanlara dönüşmekte olduğumuzu sorgulamamız gerek.
Biz nasıl bir kent istiyoruz ki öyle insanlar olalım?
Biz kentin sahipleri mi olmak istiyoruz
Yoksa kent mi bizim sahibimiz
Biz onun robotlarıyız?

İstanbul raporu galiba bunu irdelemek üzere yola çıkıyor..
İstanbul’u mahallelerine geri vermek boynumun borcu demek üzere yola çıkıyor…
Cihan Uzunçarşılı Baysal


Prof Yves Cabannes OECD ülkeleri arasındaki karşılaştırmalar hakkında grafikler sundu. Grafiklerde OECD ülkeleri arasında kentleşmedeki artış sıralamasında Türkiye birinci sırada bulunuyor. Eşitsizliğin en fazla olduğu ülke gene Türkiye, gelişme sıralamasında ise Türkiye orta sıralarda yer alıyor. Prof Arif Hasan İstanbul'daki mevcut uygulamalar sonucunda şehrin çeperlerine itilen, sürekli yer değiştirmek zorunda bırakılan yoksul evsiz bir kent nüfusu yaratılacağını söyledi. Bu hataların daha önce başka ülkelerde de yapıldığını, Fransa'da, İngiltere'de ve İskandinav ülkelerinde buradaki benzer uygulamaların sebep olduğu olumsuz sonuçları düzeltmek için şimdi toplu konutların yıkılarak yerlerine daha az katlı konutların yapıldığını, yerel ve yerinde gelişimin sağlanmaya çalışıldığını söyledi. Kanunların hiçbir zaman yeterli olmadığını, asıl önemli olanın ilgilenilen topluluğa saygı ve sevgiyle yaklaşılıp yaklaşılmadığı olduğunu vurguladı. Çin'de yapılan bazı başarılı uygulamalardan bahsetti. Bu şekilde devam ederse İstanbul'un Joannesburg ve Prof. Hasan'ın kenti Karachi gibi, birbirleri ile çatışmalı parçalara bölünmüş bir kente dönüşeceğini söyledi. Mahallelerden katılan dinleyiciler kanundaki "Acele Kamulaştırma" yetkisinin kendilerine tehdit olarak uygulandığını, bu yetki ile zorla evlerinden ayrılmaya zorlandıklarını bildirdiler. Acele Kamulaştırma tehditi ile evlerinden ayrıldıkları zaman oradan gönüllü ayrılınmış gibi gözükse de bunun da bir "zorla tahliye" olduğu belirttiler. Acele Kamulaştırma ile hakları gözetilenlerin Kamu değil güçlü sermaye sahiplerinin yararı olduğu, İstinye Parka ulaşım için yol açılması, Kulelerin yapımı gibi sebeplerle binlerce kişinin barınma hakkının tehdit altında bırakıldığı söylendi. Fatih Belediyesi yetkililerinin Sulukule Projesi hakkında yaptığı açıklamalara gösterilen tepkilerle toplantı devam etti. Kiracılara Kayabaşı, Taşoluk gibi yerlerde tanınan ev edinme hakkının da kiracılara yerlerinde kalma hakkı tanınmamış olması sebebiyle "Ayrımcılık" olduğu, orta vadede bu kişilerin maddi zorluklar yaşayarak barınaksız kalma riski ile baş başa bırakıldığı söylendi. Prof Hasan, " Ev sahibi, resmi kiracı ve belgesiz kiracılar bir araya gelerek Ortak Projeler yapmalılar, Toprak Ortak Hak'tır. Kiracılar korunmalı, yoksul kiracılar desteklenmeli, tahliyeye karşı mücadele verenler suçlu gibi gösterilmemelidir. İnsanların toplu konutlara taşınması, onların yerine maddi durumu iyi başka insanların gelmelerinde hiçbir kamu yararı yoktur. Rant Odaklı yaklaşım ile Halk Dostu Kent Hakları temelli yaklaşım arasında fark var" dedi.

Funda Oral

fotoğraflar : Najla Osseiran

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11849489.asp?gid=233

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=24&ArticleID=1105658&Date=12.06.2009&b=Zorla%20tahliye%20kutuplasma%20yaratir&ver=78

9 Haziran 2009 Salı

Birleşmiş Milletler HABITAT ‘ın, Zorla Tahliyeler konusundaki Danışma Grubu AGFE’nin (Advisary Group on Forced Evictions) mahalleyi ziyaret etti

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=943591&Date=06.07.2009&CategoryID=41

Birleşmiş Milletler HABITAT ‘ın, Zorla Tahliyeler konusundaki Danışma Grubu AGFE’nin (Advisary Group on Forced Evictions) Sulukule'yi ziyaret ederek yıkım mağduru mahalleliler, platform yetkilileri ve mahalle liderlerinden bilgi aldılar. Mahalle ziyaretinin ardından Fatih Belediyesi ile görüşmeye gittiler.