29 Nisan 2008 Salı

Sulukule'de Hıdırellez : 4 Mayıs Pazar

herkesi bekliyoruz,

27 Nisan 2008 Pazar

Tony Gatlif 'le söyleşi

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=254162

'Sulukule yeni filmime konu olabilir'

Tony Gatlif'e göre Sulukule, İstanbul'un üzerine büyük bir sorun olarak çökecek. Çingene yönetmen Tony Gatlif, 'Sulukule'de olanlar bana 'Gazap Üzümleri'ni hatırlattı. Evlerini yıkıyorsun, insanlar ne yapacağını bilemiyor. Mesela hapisten çıkıyor, bakıyor mahallesi yok. Bir sonraki filmimin konusu bu olabilir' diyor

SİREN İDEMEN, İSTANBUL - Çingenelerin yaşamına odaklanan 'Latcho Drom', 'Sürgündekiler', 'Çılgın Yabancı', Asia Argento ve Birol Ünel'li 'Transilvanya' gibi filmlerle tanınan ünlü çingene yönetmen Tony Gatlif, geçen hafta İstanbul'daydı. İstanbul Film Festivali'nda Sinemada İnsan Hakları bölümündeki filmleri değerlendiren Avrupa Konseyi Film Ödülü (FACE) jürisinde görev alan Gatlif, 1990'da 'Latcho Drom' adlı filminin bir bölümünü çektiği Sulukule'yi ziyaret etmeyi de unutmadı. Televizyonda, gazetelerde gördük, Sulukule'ye gitmişsiniz. Bu oraya ilk gidişiniz değil galiba, 1990'da da gitmişsiniz...

- Evet, 1990'da 'Latcho Drom' filmi için mekân bakmaya, çekim yapmaya gitmiştim. Emekçi insanların yaşadığı o mahalleyi iyi tanıyorum. 15 gün kaldım orada. O zaman yaptığım çekimler 'Latcho Drom'un 10 dakikasını oluşturuyor.

Sulukule'yi bu sefer nasıl buldunuz?

-Beni müthiş etkiledi. Çok acıklı! Ayrıca korkutucu! 600 küsur yıldır orada olan insanları, o toprakların en eski sakinlerini oradan atıyorsunuz. O insanları kutu kutu apartmanlara yerleştiriyorsunuz. O insanlar öyle yaşayamaz. Müthiş sorunlar olacak.

Fatih'in belediye başkanıyla da görüştünüz, değil mi?

-Evet, ona da bunları anlattım. Ama o bir profesyonel. Bir aktör! Ama, ben de öyleyim. (gülüyor)

Söylediklerinizin bir etkisi olmuş mudur?

-Ona izah etmek için gittim. Zira ben Romanları tanıyorum, o ise tanımıyor. Türkiye'nin Çingenelerini belki biraz tanıyor, bense enternasyonal Romanları tanıyorum. Ve dünyadaki bütün Çingeneler, şu anda onun gibilerin yarattığı sorunu yaşadılar, yaşıyorlar. İspanyollar, Fransızlar, Romanyalılar, Portekizliler... Birileri apansız gelip Çingeneleri mahallelerinden kovuyor ve olay çözümsüz bir sorunsal haline geliyor! Zaten çok kırılgan bir toplum Çingeneler. İşsiz güçsüz, her şeyden mahrum bir şekilde kendi kaderleriyle başbaşa kaldıklarında neler olabileceğini tahayyül etmeye çalışın! Bu, İstanbul'un üzerine bir sorun olarak, hem de büyük bir sorun olarak çökecek! Belediye başkanına bunun büyük bir hata olduğunu anlattım. Fransa'da, Perpignan'da böyle bir mahalle var, Çingeneler 16. yüzyıldan kalma bu eski mahallede yaşıyorlar. Perpignan'ın en güzel mahallesi. Arazi pahalı, büyük rant söz konusu. O mahalle tam deniz kenarında... Ama kimse onlara dokunmuyor. Çünkü biliyorlar ki, eğer dokunurlarsa, devasa bir sorun çıkacak ortaya. Bunları anlattım belediye başkanına. Sulukule'de olanlar bana 'Gazap Üzümleri'ni hatırlattı. Tastamam 'Gazap Üzümleri'! İnsanların evlerini yıkıyorsun. İnsanlar ne yapacaklarını bilemiyor. Bir kısmı hapishanelik oluyor. Çıkınca bir bakıyorsun mahallen yok olmuş. Bir sonraki filmimin konusu bu olabilir. (gülüyor)

Sulukule'nin kurtulması için bir umut var mı sizce?

-Politikacılar kafalarına bir şeyi koydular mı, umut yok demektir. Eğer bütün gençler, insanlar harekete geçer, kitlesel protesto gösterileri yaparlarsa belki! Bütün dünyada biraz böyle. İnsanların başına gelenler umurlarında değil. Türkiye hâlâ AB'ye girmek istiyor mu?

Hükümet öyle diyor. Ama gerçekten istiyor mu orası karışık...

-Mesele de bu. İki yıl sonra İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olacak. Bu çok iyi bir şey. Ama bana hep yaptıkları yüksek kuleleri gösteriyorlar. Kültürden söz ettiklerinde kastettikleri 'money'. Büyük binalardan, alışveriş merkezlerinden, lâlelerden bahsediyorlar hep. Bunlar "kültürün başkenti" anlamına gelmiyor ki, 'kapitalizmin başkenti' anlamına geliyor.

Bu sene İstanbul Film Festivali'nde, 68'in 40. yıldönümü dolayısıyla '1968 ve Mirası' adlı bir bölüm vardı. Siz 1968'de neredeydiniz, ne yapıyordunuz?

-Paris'teydim. Bidonla benzin satıyordum, çünkü benzin yoktu. Hiçbir şey yoktu... Tam bir ayaklanma havası vardı. Bütün gençler ayağa kalkmıştı. Mayıs '68 bir isyandı. Ben de isyancılardandım.

1978'de Cezayir devrimini anlatan 'La Terre au Ventre'ı çektiniz. Bir söyleşide "O filmi çekerken Andreas Baader'i düşünüyordum" diyorsunuz. Baader'de sizi etkileyen neydi?

-70'lerde bize tüketim toplumlarını dayatan insanlara ihtiyacımız yoktu. 'Hayır' diyen insanlara ihtiyacımız vardı. Baader de öyle biriydi. Evet, şiddete başvurmuştu. Ama yumurtayı kırmadan omlet yapamazsın. Liberation gazetesinden onun bir portresini kesmiştim, onun fotoğrafını çekip büyüttüm ve odama astım. 'Bu kim?' diye soranlara 'Bir dost' diyordum.

Bir örgütle bağınız var mıydı?

-Yoktu, ama siyasal fikirlerim vardı. Bugün de siyasal fikirlerim aynı.

22 Nisan 2008 Salı

20 Nisan, Istanbul Animasyon Film Festivali Sulukule'de

Geçen pazar, çocuklar, büyükler, büyümeyenler, hep birlikte, keyifle kahvede animasyon filmleri izledik.
IAF' a teşekkürler




8 Nisan 2008 Salı

Dünya Roman Gününde Sulukule'de Matem var




http://www.ntvmsnbc.com/news/442080.asp http://www.yapi.com.tr/turkce/Haberler_Detay.asp?newsid=60853
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/106193/romanlar-gununde-sulukuleden-muzik-degil-dozer-sesi-yukseldi
http://haber.tnn.net/haber_detay.asp?ID=1997342&Cat=POL

SULUKULELILERIN BASIN ACIKLAMASI

Bugun 8 Nisan Dunya Roman Gunu, ve biz Sulukuleliler bu gunu kutlamak yerine, matemle karsiliyoruz...

Bin yili askin bir tarihi olan mahallemiz, artik bir hayalet bolge haline geldi... Her yerde yikilmis evler, komsusuna, akrabasina siginmis evsizler, ortada sokakta kalmis oksuz ve yetimler, gordugunuz yetersiz saglik kosullari ve iki yildir suren korkular, baskilar nedeniyle ruhen ve bedenen cokmus insanlar, var artik...

Cocuklarimiz donuslerinde evlerini bulamayacagi korkusuyla okullarina gitmez oldu, hasta sayimiz gun gectikce artiyor...
Yillardir bogustugumuz issizligin uzerine bir de yuvasizlik eklendi artik... Cogumuz yari ac, yari tok yatip, sabah dozer sesleriyle uyaniyoruz...

Niye? burada savas mi var? dogal afet mi gecti uzerimizden?
Hayiir!!!
kentsel donusum vurdu bizi...

Istanbul'un en eskileri olan bizler, birilerince , kendi yurdumuz, koyumuz olan bu mahalleye uygun gorulmedik... sultanlar bizi bagirlarina bastilar... Simdilerde ise bize "ucube" diyenler var...

Bizi dogdugumuz topraklarin disina atmak istiyorlar...
Oysa biz,onceki yonetimlerin actigi yaralarin sarilmasini, mahkum edildigimiz issizligin , yoksullugun giderilmesini ve mahallemizin eski zengin ve senlikli haline dondurulmesini talep ediyoruz...

Bu mahalle bizim!
Cogumuzun elinde Osmanli'dan kalma tapular var veya vardi... Baska hangi mahallede boyle tarihi bir mulkiyet durumu var???

Bu tapular, korkutularak, koseye sıkıstırılarak, çaresiz birakilarak ellerimizden alindi ve alinmaya devam ediliyor. Biz buraya 10 yil once, 20 yil, 30 yil once gelmedik...
Biz yuzyillardir buradayiz...
Bu mahalle bizim yurdumuz, topragimiz, koyumuz... Ve bizimle birlikte kalkinip , bizimle birlikte gelismeli... Bizimle birlikte yaşayip, bizimle birlikte zenginlestirilmeli...

Yenileme, donusum... Adi her neyse, ne yapilacaksa bizim icin, buranin gercek sahipleri olan biz Sulukuleliler icin yapilmali...

Rant kokusu alan yeni yatirimcilar icin degil. Bu evleri ellerimizden nasil aldiklari asikar olan saibeli yeni sahipler icin degil...

Biz Sulukuleliler icin insanca yasanilir bir yer haline getirilmeli bu mahalle...

Sulukule artik bir "ucube" gibi gorunuyorsa size, bu bizim sucumuz, bizim secimimiz degil...

Bizi bu hale getiren gecmis yonetimler utansin...
Ve bizi yine dıslamak isteyen simdiki yoneticilerimiz uyansın...

Yoneticilerimizden tek duymak istedigimiz bu:
Sulukule, Sulukuleliler icin yenilenmelidir...

Yikimlara, bize hic bir barinma yolu gosterilmedigi icin, sokaklara gonderildigimiz icin karsi cikiyoruz...

Insaatlar suresince bize gecici konutlar gosterilsin, sokaklarda kalmasin, yaslilarimiz, hastalarimiz, kadinlarimiz ve en onemlisi gelecegin guvencesi cocuklarimiz...

Mahallemizin duzenlenmesi, iyilestirilmesi bittiginde ise biz tekrar buraya, yurdumuza donelim.
Bu yoksulluk kosullarinda borclandirilacaksak eger, bu mahallede daha iyi sartlarda yasamak icin borclandirilalim..
Ve bunu seve seve calisarak odeyelim...
Bizim icin is, meslek , sosyal ve ekonomik kalkinma projeleri sayesinde, turizm sayesinde yeniden kendimize gelelim ve bu topraklara hizmet etmeye devam edelim...

Bizim maketlerimiz, sahte heykellerimiz degil, biz kendimiz turistleri buraya cekelim.
Gelenek ve goreneklerimizi tanitalim ...
Canli muze isteniyorsa eger,, iste biz canli muzeyiz...
Topragimizin altindan tarih fiskiriyor...
Etrafimiz, tarihle cevrili
Hafizamiz, yuzlerce yillik tarihle dolu...
Yeni gelecek olan rantcilardan hangisi bu gorevi yerine getirebilir?
Onlar tarihimizi nereden bilebilir?

Dunyadaki bu biricik Sulukule ornegini hep birlikte yasatalim...
Keyfini hep birlikte surelim...

Iste budur butun istedigimiz...


Bizi, taa Avrupa'dan, Amerika'dan duyanlar, ziyaret edenler oldu... Ama kendi belediyemizden gelip bir cayimizi icen, halimizi soran olmadi...
Ankara'da kendi yoneticilerimiz, duymak bir yana, bizi "ucube" sandi...
Sesimizi bir kendi vatanimizda duyuramadik...

Ve simdi, Dunya Roman gununu sevincle kutlamamiz gereken bugunde diyoruz ki, bugune kadar bize hep matem yasattiniz hergun...

Sesimizi duyun artik ...

Bunun icin gokyuzune yolluyoruz mesajlarimizi simdi...

Belki bu yolla dileklerimiz Ankara semalarina ulasir sonunda,

Dunya duydu sesimizi,
sayin yoneticilerimiz, lutfen siz de artik kulak verin...

Sulukule'de yıkıma devam ediliyor





http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=yasam&ArticleID=514330&Date=08.04.2008&ver=58

Fatih Belediyesi ekipleri, Sulukule’nin İstanbul dışına taşınması projesi kap-samında dün 9 evin daha yıkımını gerçekleşçtirdi. İçinde eşyalar bulunan bazı ev sahiplerine ise 24 saat süre verildi. Sulukule Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük, Helsinki Komisyonu’nun Başbakan Erdoğan’a gönderdikleri mektupta Sulukule’nin yıkılmamasını istedikleri haberini önceki gün Milliyet’te okuduklarını belirterek, “Mahalleli olarak büyük sevinç yaşadık. Ancak, sabah uyandığımızda yıkım ekiplerini karşımızda görünce şoke olduk” diye konuştu. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ise ABD’den gelen uyarının yanlış bilgilendirmenin bir sonucu olduğunu öne sürdü.

5 Nisan 2008 Cumartesi

U.S Helsinki Komisyonu'ndan Basbakan'a mektup

http://www.ntvmsnbc.com/news/441786.asp
http://www.sabah.com.tr/haber,7AB74405FA7D45EAB988D6C935401C07.html
http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.asp?PID=319&HID=1&haberID=445274
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=guncel&ArticleID=513689&Date=06.04.2008&ver=09
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=65727&cat=180&dt=2008/04/06
http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=151043
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=673968


U.S. Helsinki Commission Troubled by Treatment of Sulukule Roma in Istanbul

Send Letter to Turkish Prime Minister Erdoğan Expressing Concern over Demolition of one of the Oldest Romani Settlements in Europe


(Washington, DC) Congressman Alcee L. Hastings (D-FL), Chairman of the Commission on Security and Cooperation in Europe (U.S. Helsinki Commission) and Co-Chairman Senator Benjamin L. Cardin (D-MD), along with Helsinki Commissioners Congressmen Joseph R. Pitts (R-PA), and G.K. Butterfield (D-NC), sent the following letter to Turkish Prime Minister Tayip Erdoğan, regarding the Sulukule urban transformation project. The letter expresses concern about the demolition of this historic community, which dates back to 1054, and whose residents will be forced to relocate to a town 40 kilometers outside of the city. Many residents cannot afford to relocate and will be forced onto the streets of Istanbul. (Please find below a copy of the letter)

April 4, 2008


His Excellency Recep Tayip Erdoğan
The Prime Minister
T.C. Basbakanlik
06100 Bakanliklar / ANKARA
TURKEY

Dear Prime Minister Erdoğan:

We write to express our concern about the Sulukule urban transformation project developed by the Fatih and Greater Istanbul municipalities. It is our understanding that six districts in Istanbul including Sulukule, have been chosen to undergo urban transformation as part of the 2010 European Capitol of Culture. While we understand the need to preserve many historical landmarks in Istanbul, we are deeply troubled that Sulukule, home to a Roma community since 1054 and one of the oldest Romani settlements in Europe, is on the brink of total demolition and will be replaced with new villa style homes. The unfortunate outcome of this urban renewal project will not only destroy this historic neighborhood, but will force 3,500 Sulukule residents 40 kilometers outside of the city to the district of Tasoluk or onto the streets.

Roma are currently one of the largest, poorest, and fastest growing minority populations in Europe, and remain the target of pervasive racial attacks and discrimination. At the OSCE’s 1999 Istanbul Summit, Turkey and all other OSCE participating States agreed: “We recognize the particular difficulties faced by Roma and Sinti and the need to undertake effective measures in order to achieve full equality of opportunity, consistent with OSCE commitments, for persons belonging to Roma and Sinti. We will reinforce our efforts to ensure that Roma and Sinti are able
to play a full and equal part in our societies, and to eradicate discrimination against them.” The protection of human rights and the promotion of tolerance and non-discrimination required by the Helsinki Final Act and subsequent documents of the OSCE remain critically important to the United States Helsinki Commission, and therefore we are particularly concerned about the eroding conditions for the Romani community in Sulukule.

The Roma community in Sulukule is living on the fringes of society and continues to be treated unfairly. Instead of implementing an urban renewal project that would preserve this centuries-old neighborhood and allow the Roma there to remain together as a community, they will be dispersed and forced to migrate elsewhere.

The Romani residents of Sulukule have essentially been unable to work since 1992, when the municipality closed down the music and entertainment venues that had been the lifeblood of the community and a major tourist attraction. With this source of income gone, the Roma of Sulukule have found it increasingly difficult to earn a living.

We understand that the residents of Sulukule have been offered the opportunity to purchase the new homes that will be built as part of the project. However, we are advised that the homes are quite expensive and, given the Romani community’s lack of employment and income, this is an empty gesture. We also understand that the offer of housing in Tasoluk, some 40 kilometers outside of Istanbul, is also well beyond the means of the current residents of Sulukule, making it all the more likely that the majority of them will be forced to live on the streets.

Mr. Prime Minister, we urge you to work to find a common solution that will ensure that the residents of Sulukule are treated with dignity and respect, that their culture and contribution to the history of Istanbul are preserved and that they are given the opportunity to work, provide shelter and education to their families and contribute fully to Turkish society.

Thank you for your attention to this matter. We look forward to your response.

Sincerely,