12 Aralık 2007 Çarşamba

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir MSGSÜ'de
















“Sulukule’deki yaşamı yok eden ‘şirin’ projeler”

12 Aralık 2007

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin düzenlediği, geleneksel hale gelen, her hafta kentle ilgili konular hakkında fikir paylaşımlarına sahne olan, “Çarşamba Seminerleri” isimli toplantılarında bu hafta, Sulukule’de yapılan projeyi anlatmak üzere Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir vardı. Demir, sunuşuna, Fatih Belediyesi’nin yapmakta olduğu tüm kentsel yenileme projelerini kısaca tanıtarak başladı. Anemos zindanları, Tekfur Sarayı, Zeyrek Sarnıcı gibi alanların restorasyonunu yapma işine giriştiklerini açıklayan Demir, 5366 sayılı yasanın oluşumuna Fatih Belediyesi’nin yapmış olduğu katkıları vurguladı. Fatih’teki kentsel yenileme alanlarını 5 grupta incelediklerini belirten Demir, bu 5 grubun oluşturulabilmesine dair kriterlerini belirtti.
Bu kriterler şu şekildeydi:

1) Ekonomik ömrü tamamlanmamış,
2) İç göçe maruz kalmış,
3) Çarpık kentleşmenin görüldüğü,
4) Deprem açısından riskli,
5) Eski eserlerin yok olmasına sebebiyet veren,
6) Yoğunluğu az bölgeler.

Sulukule Mahallesi
Yaptığı uzun giriş konuşmasının ardından Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri özelinde konuşmaya başlayan Belediye Başkanı, bölgenin 90 000 metrekare büyüklüğünde toplam alana ve 12 adaya sahip olduğunu belirtti. Bölgede nerelerin yenileme alanı ilan edilmesi gerektiğini düşünürken herhangi bir eleştiriye maruz kalmamak için belirli kriterler belirlediklerini söyleyen Demir, “Bir önceki dönemde sur koruma bandı olarak belirlenen bölgenin iç tarafını yenileme alanı olarak ilan ettik.” diye konuştu. Bu şekilde, vatandaşlardan “neden benim evim yenileme alanında da diğerinin evi o alanda değil.” gibi bir eleştiri geldiğinde söyleyeceklerinin belli olacağını söyledi.

Sulukule’de Uygulanacak Olan Yenileme Projesi

Belediye Başkanı, projenin, orada yapılabilecek en sosyal içerikli proje olduğunu iddia etmesinin yanı sıra, kiracılara ve hatta kendi deyimiyle, ‘işgalcilere’ dahi kimi haklar tanıdıklarını vurguladı. Ayrıca Demir, Türkiye’deki ekonomik koşullar içerisinde, kendi belirledikleri 15 yıla yayılmış taksitlendirme koşullarından daha iyi koşulların sunulmasının imkânsız olduğu iddiasında da bulundu.

Selim Velioğlu ve Mehmet Ali Yücel’in müellifi olduğu projenin hedefinin ‘bölge halkının yaşam koşullarının iyileştirilmesi’, aktörlerinin ise, ‘mülk sahipleri ve kiracılar’ olduğunu belirten Demir, kendi deyimiyle ‘işgalcilere’ dahi kimi haklar tanıyacaklarını açıkladı.

TOKİ ve Belediye ortaklığı ile geliştirilecek proje ile ilgili olarak “TOKİ bizim müteahhidimiz.” açıklamasını yapan Demir, TOKİ’nin başka yerlerde uygulamakta olduğu Kentsel Yenileme Projelerindeki konut edindirme şartlarının yanında Sulukule’ye ayrıcalın sağlandığını, en fazla 10 yıllık taksitlendirmenin bu bölgeye özel olarak 15 yıla çıkarıldığını belirtti. Projenin ilk ortaya çıkışından itibaren kendisine gelen eleştirilere önceden cevap vermeyi uygun gören Demir, Sulukule’deki evlerin arsalarının metrekaresine neden 500 YTL gibi düşük bir fiyat verdiklerini şu şekilde açıkladı: “TOKİ, konut yaparken arsa fiyatlarını da göz önünde bulundurarak, bitmiş evlere bir fiyat biçiyor. Bu fiyatı en alt seviyeye çekebilmek, oradaki halkı mağdur etmemek için optimum bir fiyat belirlememiz gerekiyordu, yaptığımız çalışmalar sonucu en iyi fiyat buydu.”

Projenin Karşısında Akademisyen ve Öğrenciler

Mustafa Demir’in sunumunu bitirmesinden hemen sonra, bir tür soru yağmuru başladı. Bir anlamda, toplantının en hararetli ve ufuk açıcı kısmı bu yorumlar bölümüydü.
Öncelikle Prof. Dr. İsmet Okyay, Sulukule’de bugün yaşayan halkın oradan başka bir yere taşınmak zorunda bırakılmasının en büyük sorun olduğunu ifade ederek şu şekilde konuştu:“Burada yapılan proje hızla yürüyor, ancak kamuoyuna yeni yansıdı. Bir tarafta Bizans Surları, diğer tarafta da önemli bir ulaşım aksı bulunuyor. Uzun yıllardır yerleşimin olduğu bu bölgede şu anda oldukça kötü şartlarda oturuluyor. Bu sağlıksız koşulların düzeltilmesi, bölgenin sıhhileştirilmesi kesinlikle gerekiyor. Bunun karşısında duran kimse olamaz. Ancak, yapılmaya çalışılan proje ile ilgili en büyk sorun, burada yaşamakta olan halkın 40 kilometre ötedeki bir yere taşınacak olmasıdır. Bu halk 100 yıllardır bu bölgede yaşıyor, kendilerine özgü bir yaşam biçimleri, müzikleri var. Roman müziği, Türk müziğinin en önemli renklerinden birini oluşturuyor. Bunca yıldır oluşturdukları mekân organizasyonları da kendi kültürlerine ve müzik yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilmelerine elverişli tarza biçimlenmiş. Bu proje tüm bu anlatılanlara cevap veremeyecektir. O bölgeye varlıklı kesimin taşınmasının sağlanması kabul edilemez. Belediye bu bölgedeki projeyi yaparken maddi külfet altına girecek ve büyük miktarı sübvanse etmek pahasına o insanları orada tutacaktı, ancak bu tercih edilmedi.”

“Mekân toplumsal pratiklerin ürünüdür”

Bu yoruma Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan ise şöyle bir eklemede bulundu: “Her mekân, o mekânı yaratanların kültürel ve toplumsal pratikleriyle şekil alır. Organik biçimde oluşan her yerde bu şekillenmeyi görebiliriz. Buna en iyi örnekler arasında gecekondu mahalleleri sayılabilir. Şu ana kadar hiçbir kamu otoritesi bu pratikleri göz önünde bulunduran bir planlama sistemine girişmedi.”

Bu iki yoruma cevap olarak Mustafa Demir, “Yaşam tiplerine dair çalışmalar yapıldı ve projede yaşanacak mekânlar avlulu, iki katlı evler şeklinde tasarlandı. Burada o insanlar oturacak.” şeklinde konuştu. Kiracıları buraya yerleştiremeyeceklerinden, bunun için yeterli mekânın bulunmadığından dem vuran Demir, kiracıların durumuyla ilgili olarak TOKİ’nin yaptığı Taşoluk’taki evlerin kurayla dağıtımı dışında herhangi bir seçenek olmadığını açıkladı. Bununla birlikte, “Her isteyen yaşadığı bölgede kalmaya devam edebilecek mi?” sorusuna, “Kendi paşa gönülleri bilir.” Şeklinde karşılık verdi. Ancak, Sulukule’de yaşamakta olan halkın çok yoksul olduğuna vurgu yapılsa da, hala şu anki Sulukule bölgesinde yapılmakta olan evlerin fiyatlarıyla ilgili bir bilgi bulunmuyor.

Kullanım Değeri / Değişim Değeri

Ardından, Doç. Dr. Erbatur Çavuşoğlu, çok önemli eleştirileri büyük bir açıklıkla dile getirdi. Çavuşoğlu, 5366 sayılı yasanın, oldukça büyük eksikliklere ve hatta yanlışlıklara sahip olmasına karşılık, neden Fatih ve Beyoğlu Belediyeleri arasında bir türlü paylaşılamadığını anlayamadığını belirtti. Özellikle şehircilik alanında, hak sahipliği gibi meselelere, kullanım değeri ve değişim değeri olarak iki ayrı kavram üzerinden bakıldığını vurgulayarak, Fatih’te yapılmakta olan bu projenin yalnızca değişim değeri üzerinden yapılan analizlerle geliştirildiğini, bu bakış açısının, yapılan araştırmalardaki yalnızca rakamlara dayalı verilerden de anlaşıldığını belirtti. Konuşmasına, TOKİ başkanının kentsel yenileme bölgelerinden ‘suç odakları’ olarak bahsetmesini hatırlatarak devam eden Çavuşoğlu, Demir’e bu görüşe katılıp katılmadığını sormasına karşılık Başkan’dan herhangi bir yanıt gelmedi. Özellikle milletvekillerinin de bu bölgeden ev almasının büyük bir skandal yarattığını, bu yüzden de yapılan projenin, her ne kadar “iyi niyetli” olsa da, bu gibi sıkıntılar sonucu kirlendiğini dile getirdi.
Sonuç olarak yapılan projeleri “çok şirin projeler” olarak niteleyen Çavuşoğlu, bu mahalledeki yaşamı göz önünde bulundurmadıklarının, tam anlamıyla o yaşam pratiklerini yok ettiklerinin altını çizdi. Son olarak, siyasilerin her konuyu bilmek zorunda olmadığını, ancak danışmanları sayesinde daha iyi işler yapabileceğini Belediye Başkanına bu konularda daha bilgili, daha sosyal projeler yapabilecek danışmanlar bulması gerektiğini, belirtti.

Proje değişebilir mi?

Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan, bütün üniversitelerin görevinin bu gibi projelerde danışmanlık yapmak olduğunu, hatta bunun illa ki maddi bir karşılığının olması gerekmediğini belirtmesinin ardından Belediye’nin proje komisyonuna gittiğinde karşılaştığı durumu herkese anlattı. Yalçıntan, komisyon toplantısına katıldığında gündemin, konuşulacak konuların, hatta oturum yöneticisinin bile önceden belirlenmiş olmasının hiç de demokratik olmadığını belirtti.
Bunun üzerine, “Bunca katkının ardından projenin değişme imkânı var mı?” sorusuna ise, Belediye Başkanının verdiği, “Proje artık onaylandı, bundan sonra değişemez.” şeklindeki cevap tepkiyle karşılandı.

fotoğraflar ve haber:mimdap